Official Web Presentation of
Oktay Ahmed

SAMPLE WORKS

CV
Bibliography
Sample works
Pics
Links

Go to initial page

E-mail

 

BİTPAZARI

İlk önce ucuz kotların fiyatını sordu. Çok ucuzdu, ama kalitesi...hiç sorma. Bir öteki tezgâhta daha kalitelilerin fiyatını öğrendi. Bir çift aldı. Çingeneler etrafında dolaşıyor, bir şeye para harcadığından dolayı olacak ki, onlardan da bir şey almak için, adeta üzerine gelerek, satış yapmak istiyorlardı. Hiç aldırmadan, ilerledi. Nalıncılardan geçerken, tatlıcıda bir tanıdığını gördü. İçeride oturanın kendisine borçlu olmasına rağmen, görmemezlikten gelerek ilerledi. Utanmasın adam. Oysa o gerçekten de utanmaz adamdı. İki yıl önce bir miktar para almıştı. Hem de mark değil, denar olaraktan. İki yıl önce o paralarla bir çamaşır makinası alınabilirdi. Bugün ise iki paket sigara zor alınabilir o paralarla.

Bir defa kafasızlık etti. Denar verdi. Bir iki kez "keyfini" sordu. Adam işi çakarak, hemen ertesi gün borcunu iade edeceğini ileri sürüyordu. Ertesi günlerle bugünlere kadar geldi. Kendi parası varken, bugün ara sıra borç alıyordu. Ne yapsın adamcağız? Para için insan vuracak halde değildi çok şükür.

Saat altına geldi. Durdu. Ayakkabına taş girmişti. Çıkardı ayakkabını. Çorapla yerlere basarak, taşı attı. Yine giydi ve yürüdü. Yanından on beş on altı yaşlarında bir Arnavut çocuğu var gücüyle koşuyordu. Ardından bir yaşlı "yakalayın, yakalayın" bağırıyordu. Sağdaki börekçi dükkânına girdi. İçi etli bir çeyrek aldı. Buralarda "yogurt" dedikleri bir bardak ayran daha ısmarladı.

Oturduğu masasına satıcı böreği ve ayranını bırakarak, arkadaki müşterilere:

-"Yok, yok, ıspanaklısı henüz hazır değil."

NASIL HIRSIZ OLDUM?

Bir ara vücutçuluğa gidiyordum. Basketbolcu dostumla, idmanlardan eve akşam on sularında dönüyorduk. O da bizim semtten. Binasının yanında bir ara sohbet ettikten sonra ayrıldık.

Amcamların binasına yanaşırken, tam karanlıkta, önümde yaşlı bile denebilecek fakir bir kadın yürüyordu. Ocak ayında soğuklar bayağı bastırmıştı. Bir an eve gitmeyi düşünüyorum. Üstüm idmandan terli. Duş yapacağım.

Yan sokaktan hemen bir genç çıkıp, kadının el çantasını kaptı ve soldaki yan sokakta koşmağa başladı. Kadın çığılık kopardı. Bağırması, etraf binalardaki ahaliyi pencerelere koşturdu. Kadın yaşlı gözleriyle çantasında son paraları, evrakları bulunduğunu söylüyordu. Ha şimdi başım belâya girecek dedim. Etrafta benden başka kimse yok. Beni görünce, panik içinde, hırsızın arkasına koşmamı istedi. Ne yapacağımı şaşırdım. Hırsız artık ortalıkta yoktu. Yan evlere girmişti. Üstelik, ne bileyim ben, bir bıçak mıçak saplar insanın karnına..."sana ne?" der. Öyle isteksiz koştum. Tabii genç hırsızı göremedim. Biraz sonra, yan evlere bakarak, güya arıyormuşum gibi bir ifade yaptım. Koşmamın anlamı yoktu, çünkü hırsız buralarda bir yerlere gizlenmiş olmalıydı.

Zavallı (giyiminden belli) fakir kadın, benden aramamı istiyordu. Hay Allah. Teyzeciğim, buralarda bir yerde olmalı, ama nerden bulayım ki ben onu şimdi? Var gücüyle sesli sesli ağlayan kadın, bana dönüp, gerçek hırsızı yakalamış gibi, benim o hırsızla bir ilişkide olduğumu iddia etmeye başlamaz mı? Onun işbirlikçisiymişim. Yok Teyzeciğim, çok yanılıyorsunuz. Güya biz beraber bu hırsızlığı hazırlamışız, ben de onun savunmasını yapmışım. Etrafta balkonlara çıkan halkın bir kısmı kadıncağıza akıl satarak, beni polise ihbar etmesini istediler.

Ben de kendime "bildiğin gibi kurtul, kardeş" dedim ve sağa sola bakarak, hırsızı arıyormuş gibi yaparak, yan binaların arkasına saklanarak, uzun uzun yürüyerek, izimi silerek eve vardım.

Babam, her zamanki haliyle, televizyon seyrediyordu. Annem yatmıştı. Kızkardeşlerim aralarında kavga ediyorlardı. Başımdan geçenleri anlatsaydım, kim inanırdı bana?

visitors since April 05, 2001.
All materials presented here are copyrighted.
© Oktay Ahmed, 1997-2001. <www.OktayAhmed.com.mk> <Oktay@OktayAhmed.com.mk>

1