NUMAN TARIM’ı ziyaret

Ahmet YAŞAYAN

İlk kuşak harita mühendislerimizden Sayın Numan Tarım’ı İstanbul Kalamış’taki evinde ziyaret ettik. Prof. Dr. Nazmi Yıldız, Prof. Dr. Muzaffer Şerbetçi ile birlikte, 1 Mart 1996 günü yapilan bu ziyaret sırasındaki gö­rüşmeleri kaydettik. Bu ka­yıttan, ilginç olabilecek bölümleri meslektaşlarımla paylaşmak istiyorum.

 

MŞ- Numan bey hayat öykünüzü anlatır mısınız? Maşallah 83 yaşını bi­tirdiniz. Geçen Hüseyin Bozkır Beyi ziyaret ettik, o 88 olmuş.

         NT- Ben Is­parta’lıyım. Benim zamanımda    mahalle mektepleri         vardı.     Belki biliyorsunuz ama bir kere de ben söyleyeyim. Arap harfleri ile okuma yazma, kuran ayetleri, hadisler ve bunun gibi dualar vs okunur.

MŞ- Hesapta gösterilir mi idi? Amali erbaa filan?

NT- Yok hatırlamıyorum, ama herhalde birşeyler oldu ki ben burada okurken hafız oldum, yani kuran hıfzettim. Çıktıktan sonra, bir mektebe gitme ihtiyacı hissettim. Ağabeyim imam hatip okulu mezunu idi, köy hocasıöğretmeni olmuştu. Ben de her­halde ondan heveslenerek imam hatip oku­luna girmeyi düşündüm. Ama elimde ilk mektep şahadetnamesi olmadığı için oraya gırmek biraz mesele oldu.

MŞ- O zamanlar imam hatip okulu var mıydı?

NT- İşte o sıralarda açıldı. Bilmiyorum,

Isparta’da vardı.     1925’te imam hatip okulu vardı. Ben oraya müracaat ettim. Tabi hocalar Isparta’lı. Ailem tanınıyordu. İmtihana girdik. Çok basit şeyler sordular. Kabul ettiler.

MŞ- Haa sizi ilkokul diploması tihan ediyorlar?

dışarıdan için im­

NT- Evet, birinci sınıfa başlattılar. Ama imam hatip orta mektep derecesinde bir okuldu. Tam geçtiğim sene bu okullar kaldırıldı, lağvedildi. Kaldık mı okulsuz.

MŞ- Yani siz bir sene okudunuz.

NT- Evet bir sene okudum Meslek edin­mem gerekti. Okumaya devam etmem biraz zordu. Çırak olarak bir sene çalıştım... Er­tesi sene orta okula müracaat ettim. 1m-tihansız birinci sınıfa aldılar. Orta mektep tahsilim bir hayli başarılı geçti. Birinci de­rece ile mezun oldum. 1929 senesinde Leyl-i meccani imtihanına girdim, kazandım. Ka­bataş lisesinden 1933 senesinde mezun oldum. Derecem ya bir ya iki idi. Mezun ol­duğum sene yüksek mühendis imtihanına girdim, orayı da kazandım. O sırada Avrupa imtihanı çıktı. Avrupa imtihanında ben mü­hendisliği istiyorum dedim. Hocalık filan da vardı, fizik hocalığı gibi. İki tane mü­hendislik vardı: birisi su işleri, birisi de ha- ritacılıktı. Ben ikisini de yazdım ama ha­ritacılığı herhalde benden başka talip olan olmadı ki ben haritacılığa kabul edildim.

AY- Kim hesabına bu devlet bursları?

NT- Harita Umum Müdürlüğü hesabına. Yüksek Mühendis Mektebini bıraktım Harita Umum Müdürlüğüne geldim. Orada bir ay kadar staj gibi çalıştıktan sonra Fransa’ya gittim. Tahsile başlayıncaya kadar lisan Öğ­renmekle meşgul oldum. İlk sene sonunda, “Ecole Speciale de Travaux Public”e mü­racaat ettim. Ozel bir okuldu. Elektrik, ma­kina, topoğrafya, inşaat şubeleri vardı. Orada bir imtihan verdim ve okula kabul edildim. Birinci, ikinci sınıfları bitirdim. Okul iki sene idi. Diploma almak için staj mecburiyeti vardı, altı ay staj yaptım. Fransa Harita Komutanlığına bağlı bir kısımda iki ay kadar arazi tatbikatı için çıktım. Dönünce altı ay kurs gibi yüksek jeodezi üzerine bir tedrisat verdiler, o kursa devam ettim. Sene 938 oldu, Mart ayında Türkiye’ye döndüm. 1 Nisan’da da Harita Genel Müdürlüğü’nde işe başladım.

AY- 0 zaman Harita Genel Mü­dürlüğü’nde yurt dışından gelen kim vardı? Yoksa henüz yok mu idi?

NT- Yüzbaşı Muhittin Aran vardı. İlk o gelmiş. Onunla bir sene beraber çalıştık. O sene biz Trakya’da ikinci ve üçüncü derece nirengi şebekesine çıktık. Yer seçimi, işa­retlenmesi ve hesapları yapıldı. Muhittin Bey o sene çıkmadı, ben bir harita postası ile çıktım.

AY- Birinci ve ikinci derece nirengi ilk Trakya’da mı başladı?

NT- Hayır, başka yerlerde yapılıyordu. Herhalde eski şebekcye bağlanarak bir o ni-rengi yürütüldü. İkinci sene Kaş - Kalkan -Fethiye mıntıkasında yine ikinci ve üçüncü derece nirengi şebekesi ve hesapları yapıldı.

AY- Astronomik gözlem de yapıyor mu­sunuz?

NT- Hayır. O sene Fethiye’nin arazisi çok

sam, onun için çok yorucu oldu. Dağlara çı­karken hayvan çıkmıyor, atın yerine kendimiz çıkıyoruz. Terden gömlek ıslanır, onu çıkarır atleti giyerdik, gömleği de üstüne alır kuruduktan sonra tekrar değiştirdik, bu şekilde çalışırdık. O kış dönüşte askerlik başladı, Harita Umum Müdürlüğü’nden ayrıldım. Kıtaya gittim yedek subay oku­lundan topçu subay olarak çıktım. Asteğmen olarak orada beş altı ay kaldım. Harp dolayısıyla askerlik uzadı. Bizi Harita Umum Müdürlüğü’ne aldılar, yedek subaylığımın bir senesini de orada harita subayı olarak ta­mamladım ve o sene Bilecik- Yenişehir mıntıkasında ikinci ve üçüncü derece nirengi şebekesi tesis ve rasatlarını yaptık, döndük. Dokuzyüzkırkiki kışı idi. Do­kuzyüzkırküç kışı de baz mevzune çıktık. Dört tane invar telimiz vardı. Birisi hemen Paris’e gitti, bunların ayarları yapıldı geldi. Biz dört ayarlı invar teli ile baz ölçme mevzuna başladık. Evvela Ankara’da asri mezarlık denilen bir yerin civarında yeni invar telleri ile takriben bir-birbuçuk kilometrelik ayar bazı ölçtük. Bu ayar bazının tulü tespit edildi ondan sonra bazların ölçülmesine başladık. Zannederim o sene Etimesgut’ta 10 km civarında bir baz ölçtük. Ertesi sene Cihanbeyli’de bir baz ölçtük, daha ertesi sene Kastamonu-Devrekani’de bir baz ölç­tük. Oradan Afyon’a geçtik sonra Uşak sonra da Balıkesir bazlarını ölçtük. Bu baz ölçümünde takip ettiğimiz yol şudur: Her sene baz ölçmeye çıkmadan evvel eli­mizdeki invar telinin üç tanesinin ayar bazında kontrolünü yapıyorduk, bir tanesi depoda saklıyorduk. Araziden ölçüp geliyorduk, tekrar ayar bazında tellerimizi kontrol ediyorduk. Bulacağımız tashihle yeni bazlarımızın tellerini tespit ediyorduk. Bunları yaparken, astronomi postası da ça­lışmaya başlamıştı... 947’ye kadar ça­lışmış olduk.

MŞ- Siz bayağı emek vermişsiniz, öteki hocalarımız Harita Genel Komutanlığı’dan hemen bir sene iki sene sonra kaçmışlar.

NT- Onlar çabuk kaçtılar. Ekrem de biraz geç kaçtı, esas rahmetli Macid idi kaçan. Bir de Burhan Bey’de yakayı erken sıyırdı.

MŞ- Hüseyin Bozkır da öyle yapmış, biraz ödemiş.

NT- Aslında ben de ödemek istedim ama onlar erken kaçtılar. Burhan Tansuğ’un ki bedava oldu. Celal Songu de aynı şekilde.

NY- Tayin için süre kaçırılmış galiba.

MŞ- Yani siz 1938’den 1947’ye kadar Ha-rita Genel Müdürlüğü’nde çalıştınız.

NT- 1947’nin yine Nisan ayında Ankara Belediyesi’nin İmar Müdürlüğüne geçtim. Rahmetli Macit Bey ayarladı, askerlikten kurtarmak için bir senelik bir mecburi hiz­metim kalmıştı Harita Umum Müdürlüğüne onu da ödedim. Müsade etmiyorlardı ama müsteşarlıktan falan baskı ile gerçekleşti. İmar Müdürü nüfuzlu bir arkadaştı, o vekillerle filan görüştü. 1947’den 1953’ün Nisan ayının sonuna kadar İmar Müdürlüğü Plan Şefliği yaptım. İmar Müdürlüğü’nde iken demokrasi yani Demokrat Parti geldi. O zamanlar belediye bizim elimizde tabii. Fakat Benderlioğlu ve ekibi gelince ilk işleri nerede arazi var orada kooperatif yapıp, ne­rede hazine yeri ver oraya çullanmak oldu. Beni sıkıştırdılar... Ben biraz dayattım. Benim kadromu lağvettiler. İmar İdare Heyet’inde rahmetli oldu herhalde Orhan Alsaç, Yapı İşlerindeki Harita Servisi’ne is­tedi. Müteahhitlerle muhattap olmak is­temedim ve gitmedim oraya. Askeri Mü­hendis arkadaşlarımızdan Muzaffer Tugal Karayolları’nda çalışıyordu, İngilizce bildiği için oraya yerleşmişti. Sona etüd projeye geçti, proje fen heyeti müdürü oldu. Bana, ihtiyacımız var gel dedi. 53 mayısında Fen Heyeti Müdürlüğü’nde bir vazife aldım.

AY- Numan Bey bir de hemşeriniz vardı. Senikent’li Mehmet Ali Erkan.

NT- 1940’larda Berlin’den döndü Harita Umum Müdürlüğüne geldi. Galiba Ekrem Bey’le beraber gedi.

AY- Dönüp geldiğinde ruh sağlığı yerinde mi idi?

NT- Hiçbirşeyi yoktu. İşittiğime göre ağır bir hali vardı ama ruh sağlığında hiçbir şeyi yoktu. Biz beraber baz ölçmeye çı­kardık. Galipa posta komutanı ona tehditte bulunmuş, birşeyler olmuş. O nedenle bir korku, evham olmuş diye hatırlıyorum.

AY- Biz kendisini son zamanlarda Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nden tanıyoruz. Çok zeki ve bilgili çok sağlam meslek bilgisi olan bir meslektaşımızdı.

NT- Zekası, bilgisi ve hafızası fevkalade idi, çok çalışkandı, mesleki yönü çok kuvvetli idi. O olaydan sonra arızalar başladı.

AY- Yakın zamana kadar Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nde tercüme işlerinde fiilen görev yaptı. Yöneticiler her zaman hi­maye ettiler.

MŞ- Kaldığımız yerden devam edebilir miyiz?

NT- Karayolları Heyet Proje Müdürlüğü’nden 1969’a kadar çalıştım. Bir ara Keşif Şartname Fen Heyeti Müdürlüğü’nde Fiyat Analiz Şefi olarak çalıştım, 1969 so­nuna kadar.

AY- Haritacı kimler vardı o zaman?

NT- Mustafa Seven vardı. Karayolları Genel Müdürlüğü’nden emekli olduktan sonra biraz da müteahhitlik yapayım diye düşündüm ama memur kafası ile mü­teahhitlik yapmanın zor olduğunu gördüm, vazgeçtim. 1969’da bu evi almıştım.

Sayın meslektaşımız ile söyleşimiz daha bir süre devam etti. Kendi kuşağından haritacılar ile ilgili başka bilgiler de aldık. O gün, Bayan Tarım’ın kardeşinin ölü­münün 27. yıldönümü imiş. Bu vesile ile ikram edilen helvayı çayla birlikte büyük bir zevkle yedik.

Kendisine ve değerli eşine sağlıklar ve uzun ömürler dileyerek ayrıldık.

1