[Turkiye'de Nukleer Enerji]_____
Dost Net Banner Exchange
Dost Net Banner Exchange Member


 

  Diger Sayfalar
 TNET ana sayfasi
 Haberler
 Bilgiler
 Makaleler
 Tartismalar
 Baglar
 Etkinlikler
 Degisiklikler
 Eposta Arama
 English NEWS
 

 Aylik Haber Arsivi
 Agustos 1999
 Temmuz 1999
 Haziran 1999
 Mayis 1999
 Nisan 1999
 Mart 1999
 Subat 1999
 Ocak 1999
 Aralik 1999
 Kasim 1999
 Ekim 1998
 Eylul 1998
 Agustos 1998
 Temmuz 1998
 Haziran 1998
 Mayis 1998
 Nisan 1998
 Mart 1998
 Subat 1998
 1996 - 1997

  

'Nukleere gectik masallah...'

CED KOSESI

OKTAY EKINCI

27.06.1999
CUMHURIYET

Bu baslik bir kitap adi. Cumhuriyet' in Izmir Burosu'ndaki ''genc emektarlar'' kadrosundan Umit Otan, ulkemizin
nukleercilerine karsi her biri basli basina birer ''belgesel'' degeri de tasiyan ''savasim yazilarini'' bu baslik altinda derledi...

Ayni sozun ''esin kaynagi'' ise 1986 yilindaki ''Cernobil faciasi'' sirasinda TAEK' in (Turkiye Atom Enerjisi Kurumu) Baskani olan Ahmet Yuksel Ozemre...

1994'un ekim ayinda Izmir'de yapilan 6. Enerji Kongresi panelini yoneten Ozemre, toplantinin kapanis konusmasini soyle tamamliyor: ''Gececegiz, nukleer enerjiye gececegiz insallah...'' Bu yilin (1999) Ocak ayinda Istanbul - Ikitelli'deki bir hurdaliga atilan ''Kobalt 60'' izotopundan yayilan radyasyonun yarattigi faciayi kitabinin son yazisinda
betimleyen Umit Otan da eski TAEK Baskani'nin ''duasini'' 4.5 yil sonra su deyisle animsatiyor: ''Eh, fazla beklemedik, nukleere gectik masallah...''

****

Biliyorsunuz, Turkiye nukleer enerjinin radyasyon tehdidiyle ''kahramanlik gosterileri'' arasinda tanisti. 26 Nisan 1986'da Ukrayna'daki Cernobil patlamasinin ardindan ulkemizin gozu pek politikacilari ''radyasyonlu cay icerek'' bu millete bir sey olmayacagini kanitlamaya calistilar. Ayni gunlerde Ukrayna Parlamentosu Nukleer Guvenlik ve Enerji komisyonu Baskani Juri Stacherbak' in uzun sure gizledigi raporlarda ise su tanim yapiliyordu: ''Avrupa'nin ortasinda atom savasi olmus gibi...''

Nitekim, Ukrayna Basbakan Vekili Konstantin Masik de
1991 yilinda ''Artik gizleyecek bir sey yok'' dedikten sonra su aciklamayi yapmisti: ''36 bin kilometrekarelik bir alan radyoaktif maddelerin etkisi altinda...'' Yine ayni yil Atom Savasinin Onlenmesi icin Uluslararasi Hekimler Grubu'nun (IPPNW) yayimladigi bildiri ise cok daha ''uyarici''
nitelikteydi: ''Cernobil faciasinin uzun sure icinde tum dunyada birkac binle birkac milyon arasinda kanserden olume yol acabilecegi tahmin ediliyor...''

Peki, bu ''uzun sure'' ne kadardir? O gunler gelip catiyor mu?..

Bunu kestirebilmek elbette kolay olmasa gerek. Ancak son yillarda acikca gozlenen bir ''durum'' var. Ozellikle Karadeniz bolgemizde kanserden olumler sanki olagandisi bir ''artis'' gosteriyor. En azindan, bizim tanidigimiz hemen her aileden bir kayip var. Ustelik, hani su ''kanserojen'' denilen maddeler ve gidalarla da yasiyor degiller. Uzun ve saglikli omur rekorlarinin kirildigi yaylalardan geliyor bu aci haberler...

Halk arasinda bu durumun Cernobil'le baglantisini kuran yorumlar da yayginlasiyor ama boyle bir ''supheyi'' bilimsel arastirma konusu yapacak duyarli bir kurum hala ortalarda yok gibi... Daha once de bir yazimda dile getirdigimi
animsiyorum; iste meslek odalarinin ''hukumet disi'' olma nitelikleri bu gibi konularda ''yasamsal onem'' kazaniyor. IPPNW'nun 1991'deki uyarisinin sonuclarini arastirma gorevi de kamu yararina calisan bir meslek orgutu olarak Tabipler Odasi' na dusuyor...

****

Eger Cernobil kazasi olmasaydi, Turkiye'de nukleer santral girisimine karsi cikanlar baska ''guclu argumanlara'' sahip olabilecekler miydi?..

Umit Otan'in kitabi, iste bu onemli soruya da ''Evet, hem de daha guclu'' yanitinin verildigi bir ''kaynak kitap'' niteliginde. Sayisiz bilimsel gerekce, sayisiz ekonomik neden, sayisiz siyasal dayanak (tabii, eger amaciniz ulusal cikarlari, ulke yararini, toplum sagligini ve cevre degerlerini korumak ve gelecek kusaklarin da esenligini saglayacak yasinilir bir ulke ve dunya hedefi icinde kalkinabilmek ise...) Umit'in kitabinda size diyor ki; ''Nukleer santrallari savunmak, gelecegi ve tum insani degerleri gozden cikarmak demektir...''

Buna karsin TAEK'den sorumlu Devlet Bakani Edip Safter Gaydali da diyor ki: ''2020 yilina kadar 10 nukleer santral kurmak zorundayiz'' . Ve ardindan ekliyor: ''Bana gosterilen resimlerde, Bati ulkelerindeki nukleer santralin yanindaki golde balik tutan insanlar gordum...'' (Cumhuriyet -
16.6.1999).

Bay Safter eger ''saf'' degilse, eline tutusturulan resimlere dalip gitmesin, Umit Otan'in kitabini okusun. Kendisi icin degil, ''hepimiz'' icin okusun. Sonra da Akkuyu projesinin takipcisi olan Enerji Bakani Cumhur Ersumer' e tavsiye etsin...

***********



Turkiye'de Nukleer Enerji Tartismalari sayfasina donus


Ilker Ficicilar
ilkerf@geocities.com

---

1