Gelecegi calinan aile
=====================
30 Haziran 1999, Carsamba
Hurriyet
Emel ARMUTCU
Dunyanin en buyuk ilk 20 nukleer felaketi icinde gosterilen
Ikitelli'deki facianin magduru Ilgaz ailesi, ozellikle de radyasyona
en cok maruz kalan baba, kendi canindan vazgecmis,
cocuklarinin gelecegini kurtarmaya calisiyor. Cunku kanser
15-20 yil sonra bile kapiyi calabilir ve Ilgaz ailesinin surekli
bakim altinda olmasi gerekiyor. Bunun icin de para ...
Turkiye radyoaktivitenin zararlariyla ilk 1986 yilinda Sovyetler
Birligi'ndeki Cernobil Nukleer Santrali'nda meydana gelen kaza
sonucu tanisti. Havaya, suya, caya, findiga bulasan
radyoaktivitenin yarattigi zararin tamami, yetkililerce hic
aciklanmadi.
Ve bu yilin basinda meydana gelen ikinci faciayla yeniden
hatirladik nukleer kazalari: Ikitelli'de bos bir arsaya konuveren
Kobalt 60, Ilgaz ailesini mahvolmanin esigine getirdi.
Simdi dersimizi bastan alalim: Kobalt 60, Beta 318 MeV ve
Gamma 1.333 MeV isinlari yayan bir madde. Tipta kanser
tedavisi icin yaygin olarak kullaniliyor ve yararli. Ancak dozunda
ve yerinde kullanilirsa. Denetimsiz kullanildiginda bulastigi
canlilari kanser yapip olduruyor cunku! Bu maddenin satilmasi,
kullanilmasi ve saklanmasi konusunda uluslararasi kati kurallar
var. Gidecegi meka*nda uygun saklama yeri bulunmuyorsa,
gonderilmiyor. Isi bittikten sonra alindigi yere iadesi gerekiyor.
Maddenin cevreye yaydigi radyoaktivitenin en zararli kismi 5 yil
4 ay sureyle aynen devam ediyor, sonra yaydigi radyoaktivite
daha az zararli hale geliyor. Eger nukleer santralda bir kaza
sozkonusu olursa, yayilan radyoaktivite 15-20 yil sonra bile
kansere yakalananlarin sayisini arttiriyor. Genlerde, gelecek
kusaklara aktarilan mutasyonlara yolaciyor.
Batili uzmanlar, Kobalt 60'i dort santim kalinliginda paslanmaz
celik bir muhafaza icinde, 30 santimlik beton zirhtan duvarlari
olan bir odaya koyuyor. Minik cubuklar, zirhli odaya radyasyon
yayilmasini onlemek icin dort metreye yakin su derinliginde
asansorlu bir platform uzerinde saklaniyor. Turkiye'ye gelince,
hepimiz ogrendik ki, nukleer cekirdekler kucuk cocuklarin bile
eline gecebilecek yerlerde geziyor! Ustelik kimileri tamamen
kaybedilebiliyor; su anda kimlere nasil zarar verdigi
bilinemiyebiliyor.
Bu nasil hurda!
Simdi gelelim coluk cocuk, genc yasli Ilgazlar'a... Sadece
ikisinin saglik durumuyla ilgili bilirkisi raporu hazirlayan adli tip
uzmani, toplam vucut isinlamasi olarak 100-200 rad arasi doz
aldiklarini belirtiyor ve soyle diyor: "Bu da kisilerin uzerindeki
etkileri daha ilerde dogabilecek kemik iligi baskilanmasi
nedeniyle kemik iliginin kendisini toparlayabilecegi ile dogru
orantilidir. Genel olarak iyilesme suresi aktif tedavi sonrasi
devamli klinik takipleri ve bu kisilerin bu hususta daha iyi
bakimlarinin yapilmasi gereklidir. Ilerde cikabilecek
komplikasyonlarin vucudu ne olcude etkileyebilecegi hususu
komplikasyonlar ortaya cikmadan bilinemez. Ancak
beklenebilen komplikasyonlar, kemik iligi, sindirim sistemi
uzerindeki etkilerini ne olcude hasara ugradigi ve tedaviye
vucudun ne olcude cevap verdigidir. Daha gec komplikasyon
olarak gecikmis kanserojen etkiler ve dogal omrun kisalmasi,
genetik etkiler ve mutasyondur." Uzman, Turkcesinden cok
anlasilamasa da "her iki sahsin radyoaktif madde temasina bagli
hayati tehlikeye maruz kaldiklarini" bildiriyor.
Ilyas Ilgaz, bu raporda incelenen kisilerden biri. 44 yasinda.
Radyasyon denilen seyi, bu yasina, "hurdadan" cikip kendisini
bilincsiz bir sekilde hastaneye dusurene kadar duymamis. Ilk
gunler ne hastasi oldugunu "Millet diyor radyasyon, biz de
diyoruz radyasyon..." diye ifade ediyordu. Oysa Turkiye'de ilk
kez onlarin basina gelen, oyle siradan bir kaza degildi;
Uluslararasi Atom Enerjisi Kurumu'na (AIEA) gore, dunyada
"en onemli" statusunde 20. sirada yeralan bir nukleer kazaydi.
1991'den bu yana dunyada gerceklesen 500 nukleer kazadan
sadece 20'si "en yuksek risk" seviyesi olan 3 numarayla
siniflandirilmisti; Ikitelli kazasi da "Kirlenme ve radyoaktif
madde kaybi" oldugu icin bu 20'nin icindeydi.
Baslangicta biraz hastaliktan halsiz, biraz da bu acayip sey
baslarina geldigi icin saskindilar. Onceki gun yapilan durusmada,
yargicin "Icinde ne oldugunu bilmeden nasil parcaladiniz?"
sorusu ne kadar hakliysa, onlarin "Iyi de kardesim, bu nukleer
cekirdegin orada isi ne, nasil bileyim?" sorusu da o kadar
yerindeydi. Ama Ilgaz ailesi artik radyasyonlu hayata alismis
gorunuyor. Herkes kadar onlar da radyoaktivitenin etkileri
uzerine konusabilir hale gelmis durumda. Tabii ki onlar
herkesten daha endiseliler. Bir, cok iyi kosullarda bakilmalari
gerekiyor, oysa onlarin hurdaciliktan baska bir is yapma sanslari
yok. Ikincisi "Ben kendi canimdan gectim, iki cocugum var, biri
ortayi bitiriyor, digeri orta birde. O gun orada olan cocuklar var.
Akrabalar, komsular var, yarin ne olacak" diyerek gelecek
yillarin sikintisini da simdiden yasiyorlar.
Iste onun icin haklarinin pesine dusuyorlar. Kendilerinin,
cocuklarinin ve torunlarinin gelecegini karartanlarin bu bedeli
odemesini istiyorlar. Tabii tarihinde ilk kez boyle bir dava ve bu
kadar tazminat istemiyle karsilasacak mahkeme istedikleri
paralarin odenmesine karar verirse... Ve 4 trilyon 801 milyar
600 milyon bu bedeli karsilamaya yeterse...
Cevreciler nerede?
Ama Ilgazlar su anda yalnizlar. Avukatlarindan baska kimse yok
yanlarinda. Acaba bu ulkenin cevrecilerine, nukleer karsitlarina,
insan haklari savunucularina ulasmadi mi sesleri? Ya da Bati'nin
nukleer coplerini gomulecekleri yere tasinirken kendi yasadiklari
yerden transit gecmesine bile kiyameti koparan yesillerine, her
renkten duyarli insanlarina..
===
Ilker Ficicilar
ilkerf@geocities.com
---
|