![]() |
![]() |
![]() |
Dost Net Banner Exchange Member |
![]() |
Radyasyon kurbanları 4.8 TRİLYON istiyor
29 Haziran 1999, Salı
İkitelli'de radyosyana maruz kalan Ilgaz ailesinden rekor
Ilgazların hurda olarak satın aldıkları konteynırın içinde Kobalt 60
adlı radyoaktif bir madde vardı. Bundan haberleri yoktu. Bütün Ilgaz
ailesi radyasyona maruz kaldı, hastanelerde süründü. Dün Ilgaz'ların
mahkeme maratonu başladı. Maddenin hurdacıların eline geçmesine neden
olan Çulhalar Şirketi'nin yetkilileri Küçükçekmece'de yargılanmaya
başladı. Ilgaz ailesinin 16 ferdi de davaya müdahil olarak katıldı.
Rekor tazminat
=
29 Haziran 1999, Salı
Rekor tazminat davası
Geçen ocak ayında meydana gelen bilimsel kazada Ilgaz ailesine mensup
çok sayıda kişi radyasyona maruz kalarak hastaneye kaldırılmıştı. Bu
insanlar hálá kanser tehlikesiyle karşı karşıya.
Geçen ocak ayında İkitelli'de meydana gelen olay, Türkiye'nin
klasmanında ilk, en tuhaf ve en pes dedirten radyasyon kazasıydı.
Ilgaz Ailesi'nin çoluk çocuk 20'den fazla ferdinin hayatı, maruz
kaldıkları radyasyon nedeniyle tehlikeye girmişti. Ilgazlar, on
milyona satın aldıkları iki koca konteynırın içinde, hayatlarında
adını ilk kez duydukları tehlikeli maddenin olduğunu bilselerdi, onu
nişan hazırlıkları olduğu için kalabalık olan evlerinin önüne getirip
parçalamaya kalkarlar mıydı?
İhmalin bedeli
Bu cinayete benzer olaya kaza dendi. Hem de bilimsel kaza! Ilgazlar'ın
6 aylık bebekten 45 yaşındaki adama kadar pek çok ferdi hastanenin
yolunu tutarken, maddeyi ithal eden ve takibini yapmayan Çulhalar Tıp
Cihazları Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi yetkilileri hakkında
soruşturma açıldı. Şirketin sahibi ve müdürü Bayram Çulha ile çalışanı
Yaşar Işık'ın yargılanmasına dün Küçükçekmece 4. Asliye Ceza
Mahkemesi'nde başlandı. Dün ayrıca Ilgaz ailesinin Avukatı Ergin Cinmen, Türkiye'nin klasmanında ilk rekor tazminat davalarını da açtı. Çulhalar Limited Şirketi ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun (TAEK), ihmalleri sonucu verdikleri zarardan ötürü müvekkillerine tam 4 trilyon 801 milyar 600 milyon liralık maddi ve manevi tazminat ödemelerini istedi. Müvekkilleri adına, Çulhalar'ın yargılandığı davaya müdahil olarak katılan Cinmen, ayrıca TAEK hakkında da suç duyurusunda bulunacak.
Bilirkişi: Hayati tehlike
Şimdi ocak ayına dönelim ve faciayı hatırlayalım: Çulhalar Limited,
1992'de ABD'deki Atvandec Medical System İnc. adlı şirketten, tıpta ve
özellikle onkolojik hastalıklarda (kanser) kullanılan radyasyon ölçüm
cihazları ve bu cihazlar için gerekli Kobalt 60 kaynağı ve
aksesuvarlarını ithal eder. Maddelerden biri Ankara Numune
Hastanesi'ne, diğeri de İstanbul Kanser Vakfı'na monte edilir.
Aktiviteleri biten kaynaklar, Çulhalar'ın uygun bir yerinin
bulunmaması (!) nedeniyle, İkitelli Marmara Sanayi Sitesi'nde bir
dükkana konur. Üzerlerinde radyasyon saçtıklarına dair, herkesin
anlayabileceği bir ibare yoktur.
Dükkan daha sonra başka birine satılır. Yeni sahipler konteynırın
içeriğini bilmemektedir. Arayan soran da yoktur. Kurtulmak istedikleri
konteynırı hurdacı Ilgazlar'a satarlar. Olanlar çok sonra ortaya
çıkar: İlyas, Naki, Murat, Hüseyin, Kenan, Abdullah, Zafer, Gülşah
Ilgaz, Aziz Yıldırım, Hasan, Ali, Zeynep, Şenol Şahan, Ercan Doğan,
Hüseyin Gözütok, Recep Yılmaz, Nazife Şahin, Hülya Şahin ve Datlı
Güngördü çeşitli hastanelerde tedavi altına alınırlar. Bazılarının
durumu daha ağırdır ve iki ay kadar hastanede kalırlar.
Her an ölebilirler
Bilirkişi raporuna göre; İlyas ve Naki Ilgaz, toplam vücut ışınlanması
olarak 100-250 rad arası doz almışlar, radyoaktif madde temasına bağlı
olarak hayati tehlikeye maruz kalmışlar. Şans eseri ölmemişler ama
hayatlarının kalan kısmında her an ölebilecekleri duygusuyla
yaşayacaklar. Ölmeseler de kan kanserine yakalanabilirler. Sürekli
klinik takibe ihtiyaçları var ve çok iyi bakılmaları gerekiyor.
Genetik olarak etkilendikleri için çocuklarının, torunlarının da
sağlığı tehlikeye girmiş durumda: Sakat doğabilirler, kanser
olabilirler.
Uzmanlara göre Kobalt 60'ın çevreye yaydığı radyoaktivitenin en
zararlı kısmının etkisi 5 yıl 4 ay süreyle aynen devam ediyor. Nükleer
santrallerde meydana gelen en ufak bir kazadan dolayı yayılan
radyoaktivite, olaydan 15-20 yıl sonra kansere yakalananların sayısını
kat kat arttırıyor.
Her biri için 300 milyar Çulhalar ve TAEK aleyhine, Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dün toplamı beş trilyon liraya yaklaşan tazminat davası açan Avukat Ergin Cinmen, Çulhalar Limited'i, TAEK Kanunu ve Radyasyon Güvenliği Tüzüğü'ne aykırı davrandığı için suçluyor. Şirketin sahibi ve müdürü olan Bayram Çulha'nın, bu maddelerin ne kadar tehlikeli olduğunu bilmesine rağmen büyük bir duyarsızlık içinde davranmasının toplum suçu olduğunu söylüyor. Ve Çulhalar'dan, 16 müvekkili için ayrı ayrı 100'er milyon maddi, 100'er milyar da manevi tazminat talep ediyor.
TAEK'ten ise yine 16 müvekkili için ayrı ayrı, 100'er milyar maddi,
100'er milyar da manevi tazminat talep eden Cinmen, şöyle diyor:
Yaşanan olayın bilimsel adı idarenin ağır ihmalinden kaynaklanan
radyasyon kazasıdır. TAEK yasanın ve tüzüğün gerektirdiği önlemleri
almış ve takibini yapmış olsaydı, bu kaza yaşanmayacaktı. TAEK,
radyoaktif maddelerin takibini yapmamıştır. Maddelerin konduğu yeri
araştırmamış, metruk binalarda sorumsuz insanların ellerine
bırakmıştır. İthalatçı firmanın ithal ettiği bu maddelerin üçüncü
şahıslara vereceği olası zararın karşılanması için yasa gereğince
yaptırılması gereken sigorta firmaya yaptırılmamıştır. Tabii tazminat davalarında şöyle bir durum var. Ilgazlar, bu kadar büyük meblağdaki tazminat davalarının harç ve masraflarını karşılayacak gelire sahip değiller. Onlar, hálá hurdacılıkla geçiniyorlar. Cinmen fakir olduklarını belgelediği müvekkillerinin yasa gereğince adli yardımdan yararlandırılmasını da talep ediyor.
Radyasyonlu kaşıklar!
ILGAZ'ların avukatı Ergin Cinmen'in sanık Işık'a sorması üzerine,
içinde Kobalt 60 bulunan konteynırların camı olmayan ve kapısı
kilitsiz bir depoda bırakıldığı anlaşıldı. İlyas Ilgaz'ın
Suç: İhmal sonucu facia
Ceza: En fazla 20 ay!
Küçükçekmece Cumhuriyet Savcılığı İkitelli kazası nedeniyle açtığı
davada, Bayram Çulha ve Yaşar Işık'ın, Önlemsizlik, özensizlik, emir
ve talimatlara riayetsizlikle mağdurların hayatını tehlikeye koyar
şekilde radyoaktif zehirlenmelerine neden olmak suçundan TCK.'nın 459.
maddesi uyarınca cezalandırılmasını istiyor. Bu madde, en fazla 20 aya
kadar hapis cezası verilmesini öngörüyor. Çünkü radyasyon suçlarıyla
ilgili özel bir yasa maddesi yok. Hazırladığı iddianamede mağdurların
ağır hayati tehlike içinde olduklarını belirten savcı Metin Arslan,
bulunamayan Kobalt 60'a da dikkat çekerek, tüm toplumun radyasyon
riski ve tehdidi altında bulunduğunu hatırlatıyor.
Asıl sanık yoktu
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun dünyada en önemli nükleer kaza
statüsünde 20. sıraya koyduğu radyasyon kazasına neden olanların
yargılanmasına, dün Küçükçekmece 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde
başlandı. İlk duruşmaya, ölümcül tehlikeler içeren Kobalt 60 adlı
radyoaktif maddeyi, herkesin girip çıktığı bir yere bırakan Çulhalar
Limited Şirketi'nin sahibi Bayram Çulha katılmadı. Duruşma yargıcı,
Ankara'da ikamet ettiği söylenen Bayram Çulha'nın ifadesinin talimatla
alınması için yazı yazıldığını, ancak henüz bir cevap gelmediğini
belirtti.
Davanın diğer sanığı Yaşar Işık'ın sorgusu yapıldı. Işık, merkezi
Ankara'da bulunan Çulhalar Şirketinin İstanbul'da çalışan bir
mühendisi olduğunu ve sorumluluğunun bilgisayarlı tomografi,
mamografi, röntgen gibi cihazların bakımından ibaret olduğunu söyledi.
Patronu Bayram Çulha'nın bir ifadesinde Deponun güvenliği Yaşar
Işık'tan sorulur dediği için sanık durumuna düştüğü anlaşılan Işık,
Ben Kobalt 60'la ilgili olarak eğitim görmedim. Denetimi de bana ait
değil. Ben konteynır taşınırken Bayram Beyle birlikteydim, ama içinde
ne olduğunu tam olarak bilmiyordum, İstanbul'da görevli olduğum için
yanındaydım diyerek kendini savundu.
Mahkemenin davaya müdahil olarak katılmalarını kabul ettiği Ilgaz
ailesinden İlyas Ilgaz da olayın başlarına nasıl geldiğini anlattı.
Kendilerine hurda var diye telefon geldiğini, Murat ve Naki Ilgaz'ın
söylenen yere giderek beşer milyon liraya satın aldıkları iki
konteynırı evlerinin yanındaki boş arsaya getirdiklerini anlattı. Her
biri bir ton 840 kiloydu. İnşaatlarda kullanılan vinç ağırlığına
benzettim. Bunun içi betondur, işimize yaramaz, dedim. Geri gönderdim
ama 'satılan mal geri alınmaz' diye almadılar. Tekrar getirip kepçeyle
kırdık. İçinden kurşun zırh çıktı. Söküp dağıttık. Hepimiz kusmaya
başlayınca kurşuna oksijen tutarken zehirlendiğimizi sandık. Oysa öyle
değilmiş dedi. Duruşma Bayram Çulha'nın ifadesinin beklenmesi ve bazı mağdurların hastane raporlarının istenmesi için 7 Ekim tarihine ertelendi.
===
|