YOZGAT'TA
KONUŞULAN ATASÖZLERİ ve MAHALLİ KELİMELER
Atasözleri,
atalardan kaldığı kabul edilen, yüzyıllardır kullanıla gelmiş, kalıplaşmış
güzel sözlerdir. Deyimlerde ise, kelime ve kelime gurupları, asıl anlamlarından
uzaklaşarak, yeni anlamlar kazanmışlardır. Atasözleri gibi bir hüküm bildirmezler,
ancak tasvir eden, özlü sözlerdir.
Atasözleri, doğruyu ve güzeli kesin bir ifade
ile sunmasına rağmen, deyimlerde zaman doğruluk ve güzel mesaj bulunmayabilir. Buna
rağmen, bazı hallerde bir güzel sözün, atasözü mü deyim mi olduğu çok zor
anlaşılır..
Yozgatlılar,
sohbetlerini atasözü ve deyimlerle süslemeyi çok severler. Meramlarını,
düşüncelerini, sataşmalarını, atasözü, deyim veya tesellemelere yükleyerek ortaya
koyarlar. Yapılan güzel bir işi takdir, ortadaki hoş olmayan durumu tenkid için, bir
atasözü veya deyim mutlaka vardır.
-
Gelin ata
binmiş, "ya nâsip" demiş.
-
Çatal kazık
yere batmaz.
-
Yitik bulununca
emek zâyi olmaz.
-
Her meyvenin
hamı yeter de, adamın hamı yetmez.
-
Karanlıkta
yapılan iş alacalı olur.
-
Kazanmadan
kazan kaynamaz.
-
Yananın olsun
da yanmazsa yannıasın.
-
Sıçandan
doğan kendir keser.
-
Ot kökünün
üstünde biter.
-
Baba, sarığı
kaba, ana derdine yana.
-
Akıllı
evladın var, malı nideceksin, deli evladın var malı nideceksin.
-
Kötü komşu
adamı hâcet sahibi yapar.
-
Karda yürür
izini belli etmez.
-
Baş başa
vermeyince taş yerinden kalkmaz.
-
Taş eşmenin
suyıınu her mide kaldırmaz.
-
Kazın
cücüğü güzün sayılır.
-
Güzellik kara
kaştan, rağbet iki baştan.
-
Dek duranın
devesi ölmez.
-
Acından karnı
gunıldar, başında nergis parıldar.
-
Bizim evde iki
kız, biri çuvaldız, biri biz.
-
Davar,
kömünü itsiz, sahibini etsiz bırakmaz.
-
Ev sahibinin
yüzü gülerse, misafırin karnı doyar.
-
Gündüz
bakarak, gece çekerek konuş.
-
Güzelin aşı
tez pişer, iki kaynar bir coşar.
-
İtme el
kapısını el ucuynan, iterler kapını omuz gücüynen.
-
Koç olacak
kuzu koçun yanında gezer.
-
Otu çeker
kökün bakarlar.
-
Suyu çekilmiş
değirmene dönnıek.
-
Taş eşmenin
suyunu her mide götürmez.
-
Yal yiyen it
yüzünden belli olur.
-
Varışına
geliş, tarhana aşına bulgur aşı.
-
Yananın olsun
da yanmazsa yanmasın.
Mahallî
Kelimeler: İlimiz,
ilçelerimiz ve köylerinde, tipik Orta Anadolu ağzı ile Türkçe konuşulur.
Konuşurken kullandığımız mahallî kelimelerde, otantik Türkçemizin en güzel
örnekleri yer alır. Konuşma dilimiz, İstanbul şivesine çok yakındır. Çok değil
biraz dikkat edildiğinde, Yozgatlılar, güzel Türkçemiz'i tam hakkını vererek
rahatlıkla konuşabilirler.
Aşağıda,
ilimizde kullanılan mahallî kelimelerden örnekler veriyoruz.
Acer: Taze, yeni.
Kelem: Lahana.
Ahraz: Konuşma
özürlü, dilsiz.
Kenef: Hela, tuvalet.
Alacakapı: Derme
çatma, basit kapı.
Kirtik:
İyice erimiş küçük sabun.
Alağaz: Gereksiz
konuşan, geveze.
Kırgı: Ekilmeyen, yokuş arazi.
Alayı: Hepsi.
Lenger: Büyük
leğen.
Arısız: Temiz
olinayaiı tahıl.
Maraz: Dert, hastalık.
Balak: Manda
yavrusu.
Müzevir: Dedikoducu.
Başbıçağı:
Ustura.
Öbçe:
Şımarık.
Binit: Binilecek
şey. At, eşek, araba vs.
Öveç:
Şiyeğin büyüğü koyun.
Boz: Ekilmemiş,
sert toprak. Bir renk.
Pelver: Salça.
Büküç: Viraj.
Pine: Kümes.
Câbe: Bedeva.
Pürçüklü: Havuç.
Cereme: Keyfı
göıülen zarar, ceza.
Sayvat:
Avluda gezinti yeri.
Cıba:
Kırkılmış, küçük keçi.
Sırım: Deriden yapılmış ip.
Cöz: Bağırsak.
Sumsa: Yuınruk.
Culuk: Hindi.
Südeşi: Süt mayası, yoğıırt.
Çevre: Mendil.
Sümtük: Pis boğaz.
Çiğit:
Çekirdek.
Şaplak: Tokat.
Çot: Topal,
sakat.
Şarkada: Şımank
Eşme: Kaynak su.
Şemşâmer:
Ayçiçeği. .
Ezgin: Ezilmiş,
yorgızrı.
Talaz: Tozlu ı-üzgar.
Gabala: Götürü
pazarlık.
Tavsır: Fotoğraf.
Gözlekçi: İyi
nişancı, attığmı vuran.
Top: Arpa kırmasından yapılan deve yiyeceği
Hasas: Köy
bekçisi.
Ismarıç: Sipariş.
Toplu: Pencere.
Irgat:
Tarım işçisi.
Uluk: Ulmuş, hastalıklı. Işgın: Bağ çubuğu sürgünü.
Üryan: Çıplak. İcicik: Çok az.
Üzlük: Küçük çanak. İrdemek: Dışlamak, reddetmek,
Vereb: Yokuş. kabul etmemek. Yağlık: Çevre, mendil.
Kabara: İri başlı çivi. Yampiri: Yamulmuş, eğri.
Kavi: Güçlü.
Yazıköylü: Yabancı.
* Kaynak Ertuğrul
KAPUSUZOĞLU –1997-Tarih , Kültür , Folklor Merkez ve İlçeleri ile YOZGAT