|
Eşelediğin toprağa ektiğin tohumları, büyütürsün, alın terinle Tohum gibi çocuğu, sevgiyi de Fırçanla bir tuale yansıtırsın görüntüyü Notalara yükleyip bestede toplarsın duyguyu Manaya giydirdiğin kelimeleri cümlede, birleştirirsin Çevirdigin her sayfayla ufuklari asarsin Şefkatle okşanan bir çiçektir emek Oltaya takılan balıktır Yeni doğan bir bebeğin sesidir Aramaktır ararken yorulmak ve bulmak Bense emeği en çok annemin elerinde ve babamın yılmaksızın taşidığı ekmeğin lezzetinde gördüm karıncanın gayretinde, halıdaki desende, anlamlı bir sözde Büyük bir kitapta övülen manayı kavradım "Kişiye çalıştığından başkası yoktur" Yine de yeteneklerin keşfedilemeyip sönük kaldığını biliyorum Algılama ışıklarının hep kapalı olduğunu da İnsan ve hayat tanınmadı; tanınsaydı, yoz insan, çorak toprak ne kadar yer tutardı ki? Övgünün muhatabi; inatçı bir gayretle güçlü olur insan Giyinir direnç zırhını, daimi devingenlikle Aslında gerçekten yaşamakta; ilkelerin ekseninde yoğrulmakta alın terinde Boğulmamak için yüzmeyi öğrenmektir. Ve hazzına varmak emeğin İçten bir tebessümle anımsadığım eylemlerimdir, bana yeni eylem enerjileri katan Karıncaya sorulan soru malum: -Nereye gidiyorsun? -Mekke'ye -Bu küçük bedeninle mi? -Gidemezsem de bu yolda ölürüm ya! gayretin kavranılma dersi Kuru kuruya umut etme yerine, emeğin olsun anlayışı ne harikadır ne de çok şey kazandırır insana; sağlamlık, eminlik, sıcak bir tebessüm, şefkat, lezzet... Ve güneş batarken bir soru sorar: "Bugün altına imzanı atabileceğin şey nedir?" Karınca geldiği yere kadar mesafeyi gösterir. İnsan ise ya bu soruyu duymaz ya da cıvıl cıvıl bakan bir ifadeyle dayandığı emeğini anlatır.
|
|