ana sayfa

gezi fotoğrafları

açılım hakkında

e-mail

tarih - edebiyat - kültür - sanat bülteni / nisan-mayıs 1999 / sayı 6


bir asâdır emek

sevim yıldız


Eşelediğin toprağa ektiğin tohumları, büyütürsün, alın terinle
Tohum gibi çocuğu, sevgiyi de
Fırçanla bir tuale yansıtırsın görüntüyü
Notalara yükleyip bestede toplarsın duyguyu
Manaya giydirdiğin kelimeleri cümlede, birleştirirsin
Çevirdigin her sayfayla ufuklari asarsin
Şefkatle okşanan bir çiçektir emek
Oltaya takılan balıktır
Yeni doğan bir bebeğin sesidir
Aramaktır ararken yorulmak ve bulmak
Bense emeği en çok annemin elerinde ve babamın yılmaksızın
taşidığı ekmeğin lezzetinde gördüm
karıncanın gayretinde, halıdaki desende, anlamlı bir sözde
Büyük bir kitapta övülen manayı kavradım
"Kişiye çalıştığından başkası yoktur"
Yine de yeteneklerin keşfedilemeyip sönük kaldığını biliyorum
Algılama ışıklarının hep kapalı olduğunu da
İnsan ve hayat tanınmadı; tanınsaydı, yoz insan, çorak toprak ne kadar yer tutardı ki?
Övgünün muhatabi; inatçı bir gayretle güçlü olur insan
Giyinir direnç zırhını, daimi devingenlikle
Aslında gerçekten yaşamakta; ilkelerin ekseninde yoğrulmakta alın terinde
Boğulmamak için yüzmeyi öğrenmektir.
Ve hazzına varmak emeğin
İçten bir tebessümle anımsadığım eylemlerimdir, bana yeni eylem enerjileri katan
Karıncaya sorulan soru malum:
-Nereye gidiyorsun?
-Mekke'ye
-Bu küçük bedeninle mi?
-Gidemezsem de bu yolda ölürüm ya!
gayretin kavranılma dersi
Kuru kuruya umut etme yerine, emeğin olsun anlayışı ne harikadır
ne de çok şey kazandırır insana; sağlamlık, eminlik, sıcak bir tebessüm, şefkat, lezzet...
Ve güneş batarken bir soru sorar: "Bugün altına imzanı atabileceğin şey nedir?"
Karınca geldiği yere kadar mesafeyi gösterir.
İnsan ise ya bu soruyu duymaz ya da
cıvıl cıvıl bakan bir ifadeyle dayandığı emeğini anlatır.

1