T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

DİL ve TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ

DOĞU DİLLERİ ve EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ

HİNDOLOJİ ANABİLİM DALI

 

 

 

 

Lisans Tezi

Cayinizm

 

 

 

Tez Danışmanı Tezi Hazırlayan

İNCİ MACUN M.ERGÜN OKUR

 

 

 

ANKARA, 1998

İÇİNDEKİLER

 

İÇİNDEKİLER

Önsöz

GİRİŞ

Dİnİ hareketlerİn nedenlerİ

Mahavİra'nIn HayatI

Tİrthankara'lar

Cayİnİst Tarİkatlar

Cİva

Acİva

Karma

Karma Çeşİtlerİ

Cayİnİzm'de TanrI İnancI

Cayİnİzm'İn İlkelerİ

Üç Mücevher KuralI (Trİratna)

Beş yasak (Mahavrata'lar)

Ahİmsa

HalkIn uymasI gereken kurallar ve İbadet

Festİvaller ve Kutlamalar

Cayİnİzm'de Resİm ve Heykel

Cayİnİzm ve Dİğer Dİnler

Buddhizm

Hinduizm

İslamiyet

KAYNAKÇA

 

 

Önsöz

Tezimin konusu olan Cayinizm'i incelerken konuları başlıklar altında topladım ve ilk olarak Cayinizmin çıkış nedenini açıklamak amacıyla dini hareketlerin Hindistan'daki nedenlerini anlatmayı uygun buldum. Dinin içeriği konusunda bilgi vermek amacıyla Cayinizm'in inandığı ana unsurları ve kuralları ortaya koydum. Tezimi, Cayinizm'i ilgilendirendiğer başlıklarla bitirdim.

Tezimi hazırlarken ağırlıklı olarak internet'deki Cayinizm'le ilgili sayfalardan yararlandım. Bu sayfalardaki bilgiler günümüz Cayinistler'inin Cayinizm'le ilgili yaptıkları araştırmalarının biraraya gelmesinden oluşmuş ve son birkaç yıl içinde internet ağına katılmışlardır.

Bu araştırmanın hazırlanmasındaki temel sorunlardan biri yazımı sırasında karşıma çıktı. Bu sorun bazı sanskrit harflerin bilgisayarda yazılımının mümkün olmamasıydı. Bu nedenle uzun a, uzun u, altı noktalı m, altı noktalı r, altı noktalı n harflerini altı çizgili olarak belirtmek zorunda kaldım. Üstü noktalı n harfini ise koyu yazdım.

Araştırmalarımı biraraya getirirken Cayinizm hakkında tutturduğu ders notları ile bana yol gösteren ve yardımlarıyla tezime yön veren Prof.Dr. İnci Macun'a yakın ilgisinden dolayı teşekkür etmeyi bir borç bilirim.

 

Mehmet Ergün Okur

 

 

GİRİŞ

Cayinizm ya da Caynacılık, kaba bir tanımla Hindistan'da M.Ö. 6. yüzyılda Vardhamana Mahavira tarafından kurulan ve yayılan din ve felsefe sistemidir. Eski Hint tarihinden anlaşıldığı üzere Hindistan'da görülen en büyük ve en eski dinlerden biridir.

M.Ö. 6. yüzyılda Hindistan'ın kuzey batı bölgesinde yeni dinlerin ortaya çıkışına tanık olundu. Bu dönemde dini inkılaplar sadece Hindistan tarihini etkilememiş aynı zamanda Yunanistan, Mısır, Irak, Mezopotamya, İran ve Çin bölgelerini de etkilemişlerdir. Çin'deki Konfiçyus, İran'daki Zerdüşt ve Yunan'daki Pisagor gibi büyük dini liderler sosyal ve dini sisteme karşı çıktılar; fakat Hindistan'daki dini hareketler sadece Brahmanik dine karşı ortaya çıkmıştır.

Dini hareketlerin nedenleri

M.Ö. 6.yüzyılda Hindistan'daki dini hareketlerin ortaya çıkmasının birçok nedenleri vardı. Mekanik tapınmalar Vedik dinin tapınmalarını dejenere etti. İnsanlar kurban ve diğer seremonilere daha fazla önem vermeye başlamışlardı. Hiçbir şey kurban ve Brahman'lardan önemli değildi. Kurban doğanın yaratıcı gücüydü. Tanrılar bütün güçlerini, kendilerine sunulan kurbanlara borçluydular. Kurban işini bilen tek sınıf olan dinadamları, toplumda ayrıcalıklı bir yer alıyorlardı. Hatta Brahman'lar yarı tanrı olarak farzediliyordu. İşte bu kurban ve Brahman sistemi, insanların ruhlarını tatmin etmek için yeterli değildi. Bu sadece dini alet olarak kullananlar için faydalıydı.

Seremonilerin detaylarına bir göz attığımızda Brahman'lar kendi aralarında da birçok guruba bölünmüşlerdi. Onlar şimdiki durumlarından tatminkar değillerdi. Geçinmek için çok daha önemli meslekleri de kastlarına sokmuşlardı. Brahman'ların dünyayı elde etme düşünceleri insanları dinin başka yönüne soktu. Brahman'ların istekleri doğrultusunda kast sistemi sıkılaşıp çoğaldı.

Kast sistemi, toplumu Brahman'lar, Kshatriya'lar (savaçılar), Vaişya'lar (tüccarlar) ve Şudra'lar (alt tabaka) gibi birkaç gurup içerisine ayırır. Her gurup birbirinden tamamiyle kopuk durumdadır. Çeşitli faaliyetlerde bir araya gelmezler. Din adamlığı, rahiplik babadan oğula geçer hale gelmişti. Vaişya ve Şudra'lar da kendi aralarında bölündüler onların guruplaşma ve kastlaşmaları da babadan oğula geçti. Bunlar belli mesleklerle sınırlandırılmış oldular. Başlangıçta kast sistemi çok sıkı bir şekilde uygulanmıyordu fakat zaman geçtikçe kast sistemi daha da sıkılaştı. Herkesin statüsü ve durumu belirlenmiş oldu.

Kast sistemi Hindular'ın dinlerini ve kültürlerini şimdiye kadar koruyabilmelerini sağlamıştır. Fakat yarardan çok zarar getirmiştir. Sistem milliyete karşıdır çünkü toplumu birçok gruba bölmüştür, toplumu birbirine düşürmekteydi. Kast sisteminin en büyük kötülüğü alt sınıfla hiç ilişki kurulamamasıdır. Üst kast, alt kast Şudra'yı insan yerine bile koymazdı. Onlara inan olarak değil hayvan gibi muamele yapılırdı. Onların gelenekleri bile üst kasta ulaşamazdı. Ayrıca kast sistemi anti-demokratiktir. Bu sistem insanlara hiçbir şekilde eşit hak tanımaz. Çünkü insanlar yürüyüşlere, toplantılara katılamaz, kendi istekleriyle eşlerini seçemezlerdi. Bütün bunlar demokrasinin ruhuna karşıdır.

Kast sistemi, Hindu toplumunun birlik ve beraberliğini paramparça etmiş ve kişisel özgürlüğünü engellemiştir. sadece baskıcı bir öğe olmuştur. Sıkılaşıp çoğalan kast sistemi, Brahman'lar ve Kshatriya'lar arasında ihtilaflar ortaya çıkartmaya başladı. Brahman'lar toplumda en üst yeri almaktaydılar. Kshatriya'lar yani savaşçılar ikinci büyük yeri almaktaydılar. Kshatriya halkından oluşan insanlar düşmanla savaşırlardı. Diğer kastlar savaşla ilgilenmez, savaştan uzak dururlardı. Kshatriya'lar, Brahman'ların üstünlüğünü bozmak için çareler aramaktaydılar.

Unutmamak gerekir ki M.Ö.6.yüzyılda yapılan dini reformlar Kshatriya prensleri tarafından ortaya çıkarılmıştır. Sade bir dini takip etmek yerine, ayinler ve törenlerle dejenere olmuşlar, kast sisteminin sıkılaşması Brahman'ların ve Kshatriya'ların güçlenmesi için yapılan çatışmalar normal insanların dinden uzaklaşmasına yolaçmıştır. Onlar, özgürlükleri için başka metodlar aramaya başlamışlardı. Bu ruhani huzursuzluktan dolayı ülkenin değişik bölgelerinde sınıf ve ekoller meydana gelmiştir. Bu değişik ekoller arasında Cayinizm ve Buddhizm en yaygınlarıdır.

İşte bu ekollerden evrensel hoşgörüyü savunan Cayinizm, toplumun soyla belirlenen sınıflara bölündüğü, kastlara ayrıldığı Brahman sistemine ve dönemin Vedanta kültlerine bir tepki olarak gelişmiştir. Cayinizm'in kurucusu olarak kabul ettiğimiz Vardhamana Mahavira vedalara, kurban amacıyla hayvan kesilmesine, kast düzenine ve tanrı inancına karşı çıkmıştır.

 

Mahavira'nın Hayatı

Bu sisemin kurucusu sayılan Mahavira, "büyük kurtarıcı, büyük kahraman" anlamına gelir. Mahavira'nın doğum ve ölüm tarihi hakkında çeşitli kaynaklar değişik tarihler vermekle beraber, M.Ö. 599 yılında bugünkü Bihar eyaleti sınırları içerisinde Patna yakınlarında doğduğu bilinmektedir.

Onun ebeveynleri Siddharta ve Trishala, ondan önce dindar Caynalar'dı. Tanrısal Parshvanatha'ya tapanlardandılar. Mahavira onların ikinci oğluydu. Onu, "büyükmek, gelişmek" anlamına gelen Vardhamana diye adlandırdılar. Babası Nata klanının reisiydi. Ayrıca Kshatriya kastından yani askeri ve yönetici sınıfı üyesiydi. Mahavira, doğum tarihinden anlaşılacağı üzere, Buddhizm'in kurucusu Buddha Gautama'nın çağdaşıdır. Bütün eski Tirthankara'lar ve Buddha gibi Mahavira da Ari kökeninden gelmiyordu ve Brahman'ların atalarını ve Veda geleneğinin bütün bilgeliğini kaynağını oluşturan o yarı tanrısal kahinlerle, bilgelerle, şairler ve büyücülerle uzaktan akraba bile değildi. Buddha gibi Mahavira da Kshatriya kastındandır. Mahavira'nın varlığının ve etkisinin geleceğe intikal eden yankılarını hem Budistik hem de Cayinistik metinlerde bulabiliriz. Budacı metinlerde "Nataputra" yani "Nata'ların Oğlu" olarak ondan sözedilir. Çağdaşları arasında birçok ünlü düşünür ve filozof bulunur. Zerdüşt, Pisagor, Konfiçyus gibi isimler ve birçok helenistik filozof bu isimlere örnektir.

Mahavira'nın babası, o yirmisekiz yaşına geldiğinde ölünce, o da Cayna rahibi olmaya karar verdi. Sarayı terkedip, büyük kardeşi Nandivardhana'nın iznini alarak, alışılagelen Cayna usulleriyle bir tarikata girdi. Bu tarikatta çileci bir yaşam sürmeye ve derin düşünce egzersizlerine başladı. Tam bir kendini öldürme diyebileceğimiz bu yaşam oniki yıl sürdü. İlk onüç aydan sonra giysilerini çıkardı ve uzun bir sınama devresinden sonra, herşeyi bilmeyi ve dünyevi bağlantılardan kurtulmayı kapsayan ve Buddha'nın aydınlanmasına karşılık gelen durumu elde etti. Vardhamana bundan sonraki yaşadığı yıllarda, heryerde Ganadhara'lar diye adlandırılan onbir müridine öğretisini öğretti ve Cayinizm'i yaymakla kalan yıllarını geçirdi. Pava'da başka bir deyişle Bihar'da öldüğünde ve böylece son kurtuluşa yani Nirvana'ya kavuştuğunda hayatının yetmişikinci yılında bulunuyordu. Ölüm tarihi Shvetambara tarikatına göre M.Ö. 527'dir. Pava, o tarihten sonra Cayinist'lerin başlıca hac yerlerinden biri oldu.

 

 

Tirthankara'lar

Vardhamana Mahavira, hayatının bir bölümünde sürdürdüğü çileci yaşamdan sonra, "ruhsal dünyayı fethetmiş" anlamının yüklendiği "Cina" lakabını (yenmiş, kahraman, fatih) almıştır. Cina'lar ya da başka bir deyişle Tirthankara'lar, yaşamın yeniden doğuş ırmağını başarıyla geçip, izleyenlere yolaçan kişilerdir. Yol göstericilerdir. "Cayna" kelimesi ise "Cina'nın arkadaşı" veya oğlu anlamına gelir. Cayinizm kelimesi buradan gelmektedir.

Cayinist'ler, Mahavira'yı Tirthankara'ların yani Cina'ların uzun bir sırasının son halkası olarak görürler. Tirthankara'lar yani "Cayna kurtarıcıları", sığ suda geçişi hazırlayanlardır. "Tirthankara" kelimesi, "tirtha yapan" anlamına gelir. Sanskrit dilinde "tirtha" kelimesi ise, "kutsal ırmak sığlığı" anlamının karşılığıdır.

İnanışa göre Tirthankara'lar evrenin kubbesinde semavi bir yerde otururlar. Hiçbir dua onlara ulaşamaz. O yüksek, ışıklı yerden insanların zahmetle dolu bulutlu alanına inmeleri mümkün değildir. Evlerde yapılan Cayna ayinlerinde, o eskiden alışılagelen Hindu tanrılarına ufak bağışlar için dua edilir. Tanrılardan zenginlik, uzun ömür, erkek oğul gibi isteklerde bulunulur. Ama Cayna kültürünün en yüksek hedefi olan Tirthankara'lar, doğal düzenin tanrısal yöneticilerinden daha üstündür.

Cayinist'ler, dinlerinin bir başlangıcı bulunmadığına ve dünya tarihinin her döneminde yetkinliğe ve mutlak özgürlüğe ulaşmış Thirtankara'lar aracılığıyla insanlığa bildirildiğine inanırlar. Tirthankara'ların bugüne intikal eden sayısı yirmidörttür ve bu zincir yüzyılların içinden geçilerek çok eski çağlara kadar uzatılır.Aslında Cayinist'ler,evrenin devirli periyotlar halinde yeniden ve yeniden oluştuğunu söylüyorlar. Tirthankara'ların sayısının kırksekiz tane olduğuna inanıyorlar.(Her yarım devir için yirmidört tane Tirthankara gelmekte.)Bu devirlere "Utsarpini" ve "Avasarpini"derler.Utsarpini'de,evrenin manevi ve fiziki durumu,çağlar dönem dönem sıralanmıştır.Avasarpini'de ise bir başa dönüş,yeniden oluşum mevcuttur.Bu zaman dönemleri sonsuzdur ve Tirthankara'lar insanlara düzenli aralıklarla ulaşırlar.Çağlar boyunca gerilere uzanan ve onlardan herbirinin dünyayı döneminin gereklerine göre ve bir öğretiye sımsıkı bağlı kalarak aydınlatmış olan yarı efsanevi kurtarıcıların bu zinciri,Cayinizm dininin ebedi olduğuna olan inanca işaret etmektedir.O, daima yeniden ortaya çıkmış ve canlandırılmıştır.Sonsuz olarak birbirini izleyen çağların herbirinde sadece şimdiki zamanın aşağıya inen dizinin yirmidört Tirthankara'sı tarafından değil, tersine, aynı zamanda sonu olmayan bir dünyada, sonsuz sayıdaTirthankara'lar tarafından temsil edilmiştir.Dolayısıyla bu inanışa göre, Cayinizm dini çok eski ve sonsuz bir dindir.Bu dinin kurucusu ilk Tirthankara olan Rshabhanatha (Lord Rshabha Deo)'dır.Ama vedalarda ve puranalarda bu adla ilgili çok az bilgi vardır.Yacur veda metinlerinde üç Tithankara'ya değinilmiştir.Rshabha, Ajitnath ve Arshtanemi.Bhagavata purana, Rshabhadeva'nın Cayinizm'in kurucusu olduğunu belirtir.Rshabha'nın adı Vishnu'nun dokuzuncu vücut bulmuş halinden (avatara) gelmektedir.Rshabhana'nın adı Vamana ve Rama, Krshna ve Buddha avataralarından öncedir.Böylece Rshabha'nın Rg veda'nın oluşumundan çok önceleri yaşadığı çok açıktır.Buna göre onların dini çok eskidir.En azından Tirthankara olarak Mahavira'dan hemen önce gelen Parshvanatha'nın yaşadığı ve bir Cina olduğuna inanmamıza sebep ve bilgiler vardır.Zincirin yirmiüçüncü sırasında yer alan Parshvanatha'ya (M.Ö.8.yüzyıl) değin öteki Tirthankara'lar hakkında hemen hemen hiç tarihsel bilgi yoktur.Mohencodaro ve Harappa'da yapılan kazılar göstermiştirki Cayinizm günümüzden beşbin yıl önce vardı.İndus mühürlerinin üzerlerindeki tanrı imajları Rshabhadeo'nun Mathura'daki duran pozuna benzer.

Aslında Cayinizm'in gerçek kurucusu,yayıcısı ve düzenleyicisi olarak kabul ettiğimiz son Tirthankara olan Vardhamana Mahavira bir kurucu değil yüzyıllar öncesinden gelen bir geleneğin canlandırıcısı sayılmalıdır.Mahavira, tamamiyle yeni bir öğreti geliştirmemiştir.O, sadece zamanın bütün iniş çıkışlarından, zaferlerden ve talihin cilvelerinden uzak bir ülkeye girmek için insani korkunun ve cinsel isteğin alanlarından dışarı çıkan Tirthankara'ların, Parshvanatha'nın ve kuşkusuz daha önceki çok sayıda azizlerin ve bilgelerin öğretmiş olduklarını sadece değiştirmiş ve geliştirmişti.O, yeni bir çileciler topluluğunun kurucusu değildi; tersine, eski bir topluluğun yeniden düzenleyicisiydi.

 

Cayinist Tarikatlar

Shvetambara tarikatının kutsal yazılarında geleceğe intikal eden bir dialogda Parshava'nın ve Mahavira'nın öğretilerinin özünde aynı oldukları açıklanır. Parshava'nın bir müridi olan Keshi, sonraki üstad Mahavira'nın bir müridi olan Sudharma-Gautama'ya sorular sormaktadır. Bütün sorularına onun görüşüne göre yanlış cevaplar almıştır. Bu yüzden onun üstüne daha çok düşmüştü : " Parshava'ya göre büyük adak olarak dört adak vardır. Buna göre Mahavira neden beş adaktan sözetmektedir?" bunun üzerine Gautama cevap verir : " Parshava zamanın ruhunu kavramıştır ve dört adağın sayılmasının döneminin insanlarına uygun olduğunu anlamıştır. Mahavira eşik dört adağı Cayna öğretisinin döneminin insanlarına anlaşılır kılmak için beş yapmıştır. Her iki Tirthankara'nın öğretileri arasında önemli bir ayırım yoktur." Parshava'nın öğretisinin taraftarı olan Keshi'nin kuşkulandığı beşinci adağı giyiniş üzerine olanıydı ve işte bu, ayırıma götürmüştü. Çünkü o tutum yaşanan hayatta bir sürü değişiklikleri gerekli kılmıştı. Muhafazakarlar (Digambaralar) havayla giyinik kalmakta ısrar etmekle kalmıyorlardı, aynı zamanda Mahavira'nın bütün diğer reformlarını da reddediyorlardı. Örneğin, Mahavira'ya göre kadınlar riyazetçi adaklarda bulunmalıydılar. Oysa onlar havayla giyiniklerin tarikatında dışarıda bırakılmışlardı. Onlar böylece daha sonraki bir erkek enkarnasyonuna kadar beklemeliydiler. Buna karşın Mahavira'nın büsbütün yeni bir şey vaaz etmediği muhakkaktır.

Cayinizm felsefi görüşleri bakımından hemen hiç bölünmeye uğramamasına rağmen, keşişlerin uyacağı kurallar ve yukarıda belirtilenler gibi fikir ayrılıkları nedeniyle daha M.Ö. 4. ya da M.Ö.5. yüzyılda iki meshebe bölünmeye başladı. En geç M.S. 1. yüzyılda bu bölünme tamamlanmıştı.

Eski dönemlerde Cayna rahipleri tamamen çıplaktılar. Onlar bütün kast özelliklerini ve ayırım işaretleri çıkarmışlardı. Bunlar esasında Hint giyinişine dahildirler ve o giysiyi taşıyanın insanın bağlılığının ağına takılıp kalmasını simgelerler. Daha sonraları Mahavira döneminde birçokları bir beyaz giyisiye büründüler. Nezaket kurallarına verilen bir ödündü bu ve kendilerini Shvetambara diye adlandırdılar ki, bu giysileri (Ambara) beyaz (Shveta) olanlar demektir. Bu resmi giyisi mermer saflığının idealine işaret eder ve muhafazakarların kahramane giysi türünden çok ayrı değildir. Bazıları kendilerine Digambara dediler; yani bu, giysileri (Ambara) mekanın (Dig) dört çeyreğini dolduran eleman demektir. Bu ise, "hava giyinenler" anlamındadır. Digambara'lara Digvasana'lar da denir. Hangi mezhebin daha eski olduğuna dair iki mezhep taraftarları arasında bugün bile bir çekişme mevcuttur.

Bazı günümüz Cayinistlerine göre ise, Mahavira'nın Nirvana'ya ulaşmasından yüzyetmiş yıl kadar sonra, Açarya Bhadrabahu Swami Cayinist cemiyetinin başına geçti ve her iki meshebi bir arada kabul etti. Bu sırada Çandra Gupta, Magadha'da kraldı ve oniki yıl süren bir kuraklık başlamıştı. Bhadra- Bahu bu kuraklığı önceden tahmin etmiş ve kişişlerin uyması gereken beş kural (mahavrata), giysi giyilmemesi ve eldeki yiyecekler nedeniyle inananlar için dini izlemenin çok zor olacağına karar vermişti. Böylece kendisinin taraftarı oniki bin kadar kişiyle güneye gitti ve buraya yerleşti. Geride kalan Cayinist'lere Açarya Sthulibhadra rehberlik etti ve bu kuraklık sırasında inananların yaşıyabilmesi ve dini rahat izlemeleri için bazı kuralları gevşetti. Bu tarihi olay Digambara ve Shvetambara mezheplerinin oluşmasına nedendir. Fakat esas ayırım Açarya Vajrasen zamanında olmuştur. (Mahavira'nın Nirvana'ya ulaşmasından altı yüzyıl kadar sonra)

Tarihçilere göre, Mahavira riyazet için kapandığı zaman hiçbir şey giymiyordu. Bununla beraber onun müritleri her iki tarzı da kullanıyorlardı. Parshava'nın müritleri ise beyaz elbiseler giyiyorlardı.

Digambaralar, ermiş kişinin hiç mülk edinmemesi, giysisi bile olmaması gerektiğini savunuyordu. Onlara göre kim kendine ait bir mülk edinirse o kişi Nirvana'ya ulaşamaz. Ayrıca Digambara'lar için mükemmel insanlar (Kevalin'ler), Tirthankara'lar gibi yemek yemeden yaşarlar.

Digambara'lar kadınların kurtuluşa asla eremeyeceğine inanırdı. Her iki mezhepte de keşişlerin kadınlarla ilişki kurması yasaklanmıştır. Cayna'cılar arasında kadınlar hiçbir zaman çok düşük konumda olmamıştır. Başlangıçta kadınların da kurtuluşa erebileceği kabul edilmiş ama dinsel hiyerarşide her zaman erkeklerden sonra gelmişlerdir. Mahavira, kadınların da çileci tarikatlara girmesine izin vermiş, gerek rahibelerden gerekse keşişlerden aynı davranış ilkelerine ve ruhani kurallara uymalarını istemiştir. Shvetambara'lar, ondokuzuncu Tirthankara olan Mallinatha'nın bir prenses olduğuna inanırlar. Halk arasında kadınlar da erkekler gibi ayinlere katılırlar. Fakat muhafazakar Digambara'lara göre kadınlar Nirvana'ya kavuşamazlar ve keşişlerin çıplak olması nedeniyle kadınlar tarikat dışında bırakılmıştır.

İşte iki mezhep arasındaki ayrılık burada başlar ve diğer başka konularla devam eder. Yinede bu iki mezhep arasında çok küçük farklar vardır.

Digambara'lar, Shvetambara'ların kutsal metinlerini kabul etmezler ve metinlerin asıllarının kademeli olarak Mahavira'nın Nirvana'ya kavuşmasından sonra kaybolduğunu veya yokedildiğini iddia ederler. Böylece onların kendilerine ait tam bir kutsal metinleri yoktur; fakat Digambara'ların ilk zamanlardan beri dini ve kendilerine ait bir tarihleri, dini törenleri vardır.

Digambara'ların önemli kutsal metinlerinden sayılabilecek Tattvarthadhigama-sutra, Shvetambara'ların da en önde gelen kitaplarından biridir. Bu kitabın yazarı Umasvati'dir. Ayrıca Digambara'lar, Karma (nedensellik sonucu ortaya çıkan eylem) üzerine bölümlerden oluşan Karmapravhrta'yı kutsal sayarlar bu metinler Prakrit dilinde yazılmışlardır.

Digambara'lar, daha çok güney Hindistan'da yayılmışlardır. Burada eski çağlardaki Hindistan tarihinde önemli bir konumda yeralmışlardır. Araştırmacılarca, Dravid'lerin edebiyatında Cayinizm'in etkileri görülür. Ayrıca Digambara'ların kendilerine ait kapsamlı bir edebiyatı olduğu da araştırmacıların görüşleridir. Bu edebiyat genelde Sanskrit metinlerden oluşmaktadır. Bu da bizi büyük bir geçmişe götürür ve eğer Shvetambara'ların kutsal metinlerini kabul edecek olursak onlardan eskidir diyebiliriz.

Digambara'ların giyiniş ve kadınlar konusundaki görüşlerini yadsıyan Shvetambara'lar, Digambaralara göre çok daha geniş bir kutsal metin toplamı geliştirdiler. Onlara göre, Mahavira'dan sonra sözlü olarak saklanan kutsal buyruklar M.Ö.4.yüzyıl sonlarında Patna'da Pataliputra'da toplanan ruhani meclis eliyle sistemleştirilerek kaleme alınmıştır. Ama bu metnin günümüzdeki biçimini ancak sekiz yüzyıl sonra (M.S.454 ya da 467) aldığı konusunda genellikle görüş birliği vardır.

Shvetambara'ların kutsal metinleri Mahavira tarafından bizzat oluşturulmamıştır ama bazılarının onun tarafından İndrabhuti'ye sözlü olarak söylendiği iddia edilmektedir. Shvetambara kutsal metinleri (Agama) kırkbeş bölümden oluşur. Bunlar;

*Anga'lar olarak bilinen onbir ana metin ki bu metinler kitapların en eski kısımlarıdır ve kırkbeş bölümü kapsar. Onikinci metin ise en az ondört yüzyıldır kayıptır.

*Bu onbir metnin yanı sıra oniki tane Upangalar yani bütünleyici metinler

*10 Painnas (Prakirnas) ya da sınıflandırılmış metinler.

*Çileci yaşamın kurallarıyla ilgili altı tane Çheda-Sutra

*Biliş ve bilgi kuramı üzerine Nandi ve Anuyogadvara isimli iki tane Çulika-Sutra

*Değişik konularla ilgili dört tane Mula-sutra

Sanskritin yanında Prakrit dilini, Digambara'larla birlikte Shvetambara'lar da kullanmıştır. Ayrıca daha sonraki Cayinist'ler de Cayinizm'i anlatan kitaplar yazmışlardır. Tejapala'nın oğlu Vinaya tarafından yazılan Lokaprakasa adlı ansiklopedi buna örnektir.

Cayinist'lerin kendi aralarında mezheplere ayrılmasının yanında, bu mezhepler de kendi içlerinde kollara ayrılırlar. Shvetambara'lar kendi aralarında iki kola ayrılırlar;

* Shvetambara Murti Pujak (Puta tapanlar)

* Shvetambara Non-Murti Pujak (puta tapmayanlar)

Shvetambara Non-Murti Pujak Cayinistleri de Sthanakvasi Cayinistleri ve Terapanthi Cayinist'leri olmak üzere ikiye ayrılmışlardır. Digambara Cayinist'leri de içlerinde üç ana kola bölünmüşlerdir.

*Bisa Panth (Bhattarak'ın öncülüğünü kabul ederler)

*Terah Panth (Bhattarak'ın öncülüğünü kabul etmeyenler)

*Taran Panth (Puta tapmayanlar)

Bütün bu Cayinist mezheplerin temel felsefesi birbirine benzer. Benzerlikler birbirinden farklı pek çok alanda oluşmuştur. Bu alanlardan bazıları şunlardır; Tanrı kavramının belirlenmesi (yaşayan bir canlının potansiyel bir tanrı ve Siddha olduğuna inanılıyordu), metafizik, evrenin altı eşsiz maddeden oluştuğu, Karma felsefesi, uyulması gereken kurallar (Tatvas), doğru inanç, doğru bilgi, doğru davranış, beş adak ve diğer birçok inanışlar. Bu benzerlikler de gösteriyor ki, Cayinistler ne kadar birbirlerinden ayrılsalar da inanç bütünlükleri hiçbir zaman bozulmamıştır.

Mezhepler arasındaki görüş ayrılıklarını kısaca toparlayacak olursak;

*Digambara'lar mükemmel insanlar kabul ettikleri (Kevalin'ler) Tirthankara'lar gibi kişilerin yemeyip içmemesi gerektiğine inanıyorlardı. Shvetambara'lar ise onların da normal insanlar gibi yiyip içerek kalan hayatlarını yaşamaları gerektiğine inanıyorlardı.

*Digambara'lar yirmidört Tirthankara'nın hepsinin erkek olduğuna inanıyorlardı. Shvetambara'lar ise Tirthankara'ların genelde erkek olduğuna fakat ondokuzuncu Tirthankara olan Mallimatha'nın kadın olduğuna inanıyorlardı ve bu, kuralı bozuyordu. Fakat iki mezhep de Tirthankara'ların Kshatriya yani savaşçı kastında doğduğuna inanıyordu.

*Digambara'lar kadınların kurtuluşa erişemeyeceklerine, Shvetambara'lar ise her iki cinsin de kurtuluşa ulaşabileceğine inanıyorlardı.

*Daha önce bahsettiğimiz kutsal metinler her iki mezhepte farklı idi.

*Mahavira'nın hayatı hakkında iki mezhepte görüş ayrılığı vardı. Ayrıca Shvetambara'lar, Mahavira'nın Yashodha ile evlendiğini ve ondan Priyadarshana adında bir kızı olduğunu söylerken, Digambara'lar onun hiç evlenmediğini iddia ediyorlardı.

*Shvetambara'larda Tirthankara heykelleri süsler taşır ve gözleri Murti Pujak mezhebinde tapınanlara doğru bakardı. Digambara heykelleri ise süs taşımazlar ve gözleri meditasyon konumunda yere bakardı. Her iki mezhepte de Tirthankara heykelleri elbise giymezdi.

*Mezheplerin Pratikraman, Samayik ve Puja ayinleri değişiktir.

Cayinist mezheplerin felsefelerinin bazı küçük alanlardaki ayırımlarına rağmen oldukça benzer oldukları görülmektedir. Çeşitli alanlardaki farklılıklar her biri için kabul edilebilir olabilir çünkü bu ayrılıklardan hiçbiri Cayinizm'in temel ilkelerine aykırı değildir.

 

 

Civa

Cayinist felsefeye göre, tüm evren ve evreni oluşturan her şey ikiye bölünmüştür. Cayinist'ler evrenin ruh ya da canlı madde demek olan "Civa" ve bunun tersi yani canlı olmayan töz, madde anlamında "Aciva"dan oluştuğuna inanıyorlardı. Civa, bütün canlılara olduğu gibi rüzgar ve ateş gibi doğal güçlere de yerleşmiştir. O, katışıksız durumunda, kesintisiz algı, sınırsız bilgi, sonsuz mutluluk ve sonsuz erk gibi nitelikler taşır. Sayısız hayat elementlerinin toplamıdır. Bu elementlerden hiçbiri yaratılmamış ve ölümsüzdür. Civa, doğası icabı herşeyi bilendir, sonsuz enerjiyle donatılmıştır ve mutluluk doludur.

Cayinist'lerin kozmolojisine göre, evren canlı bir organizmadır. Onun uzuvlarından ve bmölgelerinden geçen hayat belirtileriyle kesinkes ruhlandırılmıştır. Bu organizma asla ölmeyecektir. Bizim kendimiz de, ölümsüz büyük vücudun içinde olan ve onu asıl oluşturan hayat belirtileri de ölümsüzdür. Biz çeşitli varlık durumlarından yükseliriz ve aşağıya ineriz. İnsan, tanrı veya hayvan olarak yaşamdan yaşama geçeriz. Zincir devamlıdır ve değişmelerin sonu yoktur. Bizim tüm eylemimiz bir durumdan bir sonraki duruma bir geçiştir.

Madde ve maddesel şeylerden farklı olanlar ruhlardır. Her bireyin ruhu ayrıdır ve evrende sayılamayacak kadar ruh bulunur. Tüm evrenin her yeri onlarla doludur. Ruhlar sonsuzdur ve onların belirli bir boyutu yoktur. Vücudun ölçülerine göre daralıp genişlerler ve yaşamdan yaşama ortak olarak kullanılırlar. Karakteristik özellikleri zekadır, anlaşılması güçtür ve asla yokedilemezler.

Ruhlar iki çeşittir. Dünyaya ait ruhlar (Samsarin) ve kurtulmuş, özgür ruhlar (Mukta). Dünyaya ait ruhlar dünyada yaşıyanların şekillenmiş ruhlarıdır ve hala yeniden doğuş zinciri (Karma) içinde yeniden ve yeniden doğmaktadırlar. Kurtulmuş ruhlar ise artık yeniden doğmaktan kurtulmuştur ve mutlak saflığa ulaşmıştır. Onlar evrenin tepesinde mükemmellik durumunda yaşarlar ve dünyayla ilgili yapacak bir işleri kalmamıştır. Onlar Nirvana'ya yani kurtuluşa ermişlerdir.

 

 

Aciva

Evreni oluşturan diğer unsurdur. Cansız, maddesel şeyleri temsil eder. O, zaman ve mekanda sonsuz atomlardan oluşmuştur. Hareket edebilir ve durabilir. Aciva beşe ayrılır. Bunlar; Akasha (mekan), Dharma (devinimi olanaklı kılan şey), Adharma (devinimsizliği olanaklı kılan şey), Pudgala (madde) ve Kala (zaman)dır.

Aciva ilkin mekandır. Bundan sadece dünyayı (loka) değil, tersine, dünya olmayanı da (aloka) kuşatan, her şeyi kapsayan kap anlaşılır. Bu sonuncusu devasa makrokozmik adamın ya da kaıdnın sınırları dışında kalan şeydir. Üstelik Aciva sayısız mekan ve birimlerini de (pradesha) kapsar ve yokedilemez.

Dharma, hareketi mümkün kılan ortamdır. İçinden ve arasından geçerek balıkların hareket edebildikleri suyla karşılaştırılır. Adharma ise sükuneti ve hareketsizliği mümkün kılan ortamdır. O, toprakla karşılaştırılır ki onun üzerinde yaratıklar yatık ve ayakta dururlar. Dharma , Adharma ve Akasha, ruhlar ve maddeler için gerekli ortamlardır. Dharma ve Adharma çok geniştir ve tüm dünyayı kaplar çünkü ne ruhlar ne de madde parçacıkları bu dünyanın ötesinekendi istekleir doğrultusunda ne hareket edebilirler ne de durabilirler. Bu iki unsurun yanı sıra Kala yani zaman da Aciva'yı oluşturan bir unsur olarak kabul edilir. Bu unsur değişimleri mümkün kılar.

Pudgala, küçük atomlardan oluşmuş bulunan maddedir. Pudgala koku, renk, tad ve hissedilebilirlikle donatılmıştır. Sonsuz olmakla beraber değişime ve gelişime uğrar. hem büyüktür ve görülebilir hem de incedir ve duyularla algılanamaz. Görülemeyen Karma yani ruha yapışıp onun üzerine çöken madde ince Pudgala'ya örnektir. Cayinistler maddeyi görünüşlerine ve hallerine göre altı yoğunluk derecesine ayırmışlardır. Bunlar inceden kabaya doğru sıralanır.

Yukarıda terimlerden bazıları Buddha'cı felsefede de kullanılır ancak anlamları oldukça farklıdır.

 

Karma

Karma, bireyin geçmiş eylemlerinin gelecek yaşamını ya da yeniden doğuşunu etkileyeceği inancıdır. İnsanın bugünkü yaşamında başından geçen olaylar daha önceki yaşamında yaptıklarının ödülü ya da cezasıdır. Karma teorisi, bütün yaşayanları ve tanrısal varlıkları kapsar. Karma'nın etkisindeki kişi, insan veya hayvan biçiminde yeni bir doğuşa katlanmaya mecburdur. Karma kişiyi kaçamayacağı bir şekilde etkisi altına alır. Onu her zaman izler ve bulur. Kişi Karma'nın yeniden doğuş zincirinden kurtulur, ruhu kurtuluşa ulaşıncaya kadar kendini yetkinleştirebilir ya da gitgide alçalarak bir hayvan biçiminde yeniden doğabilir.

Karma, geçmiş olayların ürünü olduğu kadar geleceğin de sonucudur. Belli ölçüde kişinin çabasını savunur. Kişinin kaderinin nedenlerini açıklayan, aynı zamanda kurallarını düzenleyen ve sonuca ulaştıran karma teorisi kişilerde psikolojik bir çerçeve hazırlamıştır.

Karma'ya göre ruh temelde saftır ve bir kristal parlaklığındadır. Doğru bilgilerle doludur. Fakat Karma'nın zincirleri ruhu doğruluktan uzaklaştırır ve onları doğum-ölüm döngüsü içine sokar. Amaç, ruhu maddenin canlı ve cansız yani Civa ve Aciva'nın tutsaklığından kurtarmak, ruhun saflığı maddeye bulaşıp bozulmadan önceki saflığını yeniden kazanmaktır.

Cayinizm'e göre Karma, ince ve görünmez olmakla beraber genede maddi bir tözdür. Hava parçacıkları gibi tüm çevremizi çeviren atomlardır. Ruhlarımızın düşünce, vücut ve sözlerle yaptığın davranışlar Karma'yı çeker. Karma maddesi Civa'ya, yağ sürülmüş bir vücuttaki toz gibi yapışmıştır. Civa'ya sızarak ona ayakbağı olan Karma, yaşam-ölüm döngüsünün ve ruh göçü tutsaklığının kaynağıdır.

Karma'nın zincirlerinden kurtulmanın tek yolu tövbekar ve kurallara bağlı bir yaşam sürmektir. Karma'dan arınmak, oruç tutmak, belirli yiyecekleri yememek, beğeniyi denetim altında tutmak, ıssız yerlere çekilmek, işlenen günahlardan dersler almak, alçakgönüllülük, başkalarına hizmet etmek, çalışmak, neden-sonuç zincirini meydana getiren istek ve tutkularımızı söndürmek, çilecilik ve meditasyonla benliği yok sayarak (Nircara) olabilir.

Cayinist felsefeye göre ruhun başlıca niteliği Çetana yani bilinçliliktir. Çetana hem bilgiyi (Cnana) hem algıyı (Darshana) içerir. Dolayısıyla bilgi ruhun doğuştan gelen özellikleri arasındadır. Ama Karma'ların insan ruhunun önünde oluşturduğu perde yüzünden yeryüzünde sonsuz bilgiye ulaşılamaz. Buna karşılık insanı kurtuluşa götüren Yoga'nın başlıca unsurları gerçekliğin bilgisi, Tirthankara'ların öğretisine inanç (Şraddha) ve kötülükten sakınan doğru davranıştır. Dolayısıyla yoga, doğru bilgi (Samyak-Cnana), doğru algı, inanç (Samyak-Darshana) ve doğru davranıştan (Samyak-Çaritra) oluşan üç mücevher (Tri-ratna) ile özdeşleştirilir.

 

Karma Çeşitleri

Karma bağlarının kuvveti ve süresi,yaptığımız iyi ve kötü davranışların yoğunluğuna çok bağlıdır.Benzer kötülükte işler yapan iki kişi tamamiyle farklı yönde Karma'ya kavuşabilir.Örnek olarak, bir canlıyı bilerek öldüren birisinin Karma bağı, bir sineği yürürken istemeden öldüren birisinin Karma bağından çök güçlüdür.İnsanları yaptığı işlere göre değerlendiren sekiz tane Karma çeşiti vardır;

*Cnnnanavaraniya Karma; doğru bilgiyi geliştiren ve gözden gizleyen Karma'dır.Bu Karma ruh ile hakikatın arasına girer ve belirli bir derecede doğuştan cehaleti giderir.

*Darshanavaraniya Karma; doğru algıyı geliştiren ya da gözden gizleyen Karma'dır.

*Vedaniya Karma; hoş ve nahoş duygular uyandıran Karma'dır.Bu Karma'ya biz bütün hayat deneylerinin sevinç ve acıdan oluşmuş olmasını borçluyuz.

*Mohaniya Karma; aldanış ve karışıklık meydana getiren Karma'dır.Bu Karma,alkol gibi,iyi ile kötüyü birbirinden ayırmamız için bize verilmiş olan yeteneğimizi bulandırır ve uyuşturup sersemletir.Tam kurtuluşa eriş, en yüksek uyanıklığın ruh durumudur.

*Ayushka Karma; bireysel hayatın devamını belirleyen Karma.Bu Karma yaşam günlerinin sayısını tespit eder.Şimdiki zamandaki enkarnasyon esnasında tüketilebilecek olan hayat sermayesini, hayat gücünü belirler.

*Nama Karma; bu Karma vücudun görünüşünü, derisini, şeklini ve bunlar gibi dış görünüş özelliklerini belirler.Nama yani ad, görünür biçimin manevi bir benzeridir.O, dış görünüşün olduğu kadar o nesnenin, hayvanın ya da kişinin iç karakterinin de son ayrıntısına kadar belirlen mesini sağlayan Karma'dır.Nama Karma fırçasıyla bir portrenin karakteristik çizgilerini çizen ve çizdiği şekli, tanınır ve kişisel yapan bir ressama benzer.

*Gotra Karma; bu Karma doğuşumuzdaki ailemizi ve durumumuzu belirler.

*Antaraya Karma; bu engelleyici Karma'dır.Bizi istediğimiz zaman iyi iş yapmaktan veya kötü hareket yapmamaktan alıkoyar.Cayinist sistem, bu sekiz Karma'yı ayrıca 144 alt bölüme ayırmıştır.Bu Karma'lar bizi doğum ve ölüm, mutluluk ve mutsuzluk döngüsünün kapanında tutar.

Cayinist sistem, bu sekiz Karma'yı ayrıca 144 alt bölüme ayırmıştır.Bu Karma'lar bizi doğum ve ölüm, Mutluluk ve mutsuzluk döngüsünün kapanında tutar.

 

Cayinizm'de Tanrı İnancı

Karma sadece Cayinist felsefeye özgü bir kavram değildir.Cayinizm kadar Buddhizm ve Hinduizm'de de önemli bir kavramdır.Hinduizm'de de tekrar doğuş inancı vardır fakat Cayinist'lere göre bir daha dünyaya gelişte dünyadaki durumumuzu saptayan önceki yaşantılarımızda yaptığımız iyi ve kötü işlere göre bizi cezalandıracak tanrı değildir.O,"nedensellik yasası" yani Karma yasasıdır.

Cayinizm, evrenin ve evrendeki bütün maddelerin ve varlıkların sonsuz olduğuna inanır.Başlangıç ve son yoktur.Evren kendi kozmik kanunlarıyla kendi ahengini sürdürür.Bütün maddeler devamlı olarak değişir.Evrende hiçbir şey yaratılmamış ve yokedilmemiştir.Evrendeki varlıkları yaratacak ve yönetecek birşeye ihtiyaç yoktur.Ruhları toplayan ve onları cehennemde cezalandıran bir tanrı yoktur.

Cayinist'lere göre, eğer tanrı evreni yaratsaydı, yaratmaya karşı bir arzu duyması gerekecekti ve bu arzu onun mükemmel olmasını engelleyecekti.Cayinist'ler yaratıcı, yaşatıcı ve yokedici olarak tanrıya inanmasalar bile, yine de gizli bir tanrı inançları vardır.Yaratıcı olarak değil ama mükemmel insan olarak.Kişi bütün Karma'larını yok ederse, bilge ve herşeye gücü yeten haline gelir.O, kurtulmuş ruhtur.Kurtuluşun mükemmel neşe dolu ortamında yaşar.Bu yaşayan varlık Cayinist'lerin tanrısı haline gelir.Cayinist'lerin bir tane tanrısı olmamasına rağmen her yaşayan canlıda tanrı olabilme potansiyeli vardır.Tanrılar sınırlandırılamaz ve yaşayan ruhlar özgürlüğe kavuştukça sayıları devamlı olarak artmaktadır.Zaten Cayinizm'in temel amacı sekiz tip Karma'yı yok ederek ruhu kurtuluşa erdirmektir.

Böylece Cayinizm'in ateist yani tanrıya inanmayan bir din olduğunu açıkça söyleyebiliriz.Cayinizm'in Hinduizm'den en büyük farkı da budur.

Cayinist'lerin ikincil tanrıları dört ana gruba ayrılır;Bhavanasi'ler(ev tanrıları), Vyantara'lar(aracılar), Cyotishka'lar(ışık verenler) ve Vaimanika'lar(yıldız tanrıları).Bunlar da alt gruplara bölünürler.

Cayinist metinlerde, Hindu etkisinden ya da ortak Hint mirasından kaynaklanmış başka tanrıların da adı geçer.Ama, Tirthankara'lar ve kurtuluşa ermiş ruhlar(Siddha) bütün bu tanrılardan daha üstün tutulur.Açarya'lar(keşiş gruplarının önderleri), Upadhyaya'lar(kutsal metinleri öğretenler) ve Sadhu'lar da(kutsal kişiler) Tirthankara'lar ve Siddha'larla birlikte beş büyük tanrı öbeğini(parameshthin) oluştururlar.

 

 

 

 

Cayinizm'in İlkeleri

Cayinist felsefe birçok yolla anlatılabilir fakat en fazla kabul gören gelenek "tattva'lar" ya da ilkelerdir.Bu ilkeler Karma'nın işleyişini ve ruhun kurtuluşunu açıklamaya yararlar.Bunlar dokuz tanedir.Daha önce Civa ve Aciva'yı açıklamıştık.Geri kalan yedi tanesi şunlardır:

*Aşrava(Karma'nın akışı); içe akış demektir.Karma maddesinin ruha akması ve yeni bir Karma oluşturmasıdır.Bu kırkiki kanaldan olur.Bunların arasına beş algılayıcı duyu melekesi, üç zihin faaliyeti, dil, fiziksel faaliyet, dört tutku(öfke,gurur,sinsilik,açgözlülük) ve altı gayri tutku(neşe, sevinç, hüzün, keder, korku, antipati) girer.

*Samvara(Karma'nın durdurulması); bu unsur Karma maddesinin ruha akışının durdurulmasıdır, engeldir.Bu dikkat, kontrol,zihinsel düşünceler ve çile çekerek meydana gelir.

*Punya(iyi işlerin sonuçları); iyi olaylarda bulunarak Punya veya iyi Karma'lar kazanılır.Bu tip işler, ihtiyacı olan insanlara yiyecek ve bunun gibi şeyler sağlamak, hayır işleri yapmak, dini propaganda yapmak gibi işlerdir.Punya sağlandığında rahatlık ve mutluluk getirir.

*Pap(kötü işlerin sonuçları); kötü işler yaparak Pap veya kötü Karma'lara yakalanabiliriz.Bu tip işler, zalim veya şiddet dolu olmak , ailelere veya öğretmenlere saygı göstermemek, sinirlenmek, hırslı olmak, kibirli davranışlarda bulunmak ve hile, yalan gibi şeylere düşkünlük göstermek gibi işlerdir.Pap oluştuğunda eziyet, acı ve mutsuzluk getirir.

*Bandha(Karma'nın köleliği); mahpusluk yani Karma maddesinin Civa'yı bağlayıp bastırmasıdır.Bandha, herhangi bir durumda sevgi ya da tiksintiyle verdiğimiz reaksiyonlarla oluşur.

*Nirjara(Karma'nın yok edilmesi); boşaltma demektir.Arındırıcı işlerle Karma maddesinin dışarıya atılmasıdır.Burada Karma maddesi çileci çalışmaların iç ateşiyle yakılır.

*Moksha(kurtuluş); eğer biz kendimizi bütün Karma'lardan kurtarırsak, Moksha yani kurtuluşa ereriz.Ruhlarımız özgür olur.

 

Üç Mücevher Kuralı(Triratna)

Cayinist felsefede kurtuluşa yani Nirvana, mokshaya kavuşmanın kendine özgü kuralları vardır. Bunlardan biri yogayla özdeşleştirilen "üç mücevher" kuralıdır. Kurtuluşa ulaşmak için gerekli şartlar;

*Doğru inanç, iman (Samyak-darşana)

*Doğru bilgi (Samyak-cnana)

*Doğru davranış (Samyak-çaritra)'dır.

Bu terimler Buddhistlerce de kullanılmış ama değişik bir duyguyla benimsenmiştir.

 

Beş yasak (Mahavrata'lar)

Kurtuluşa kavuşmak için gereken bu üç şartı sağlamak amacıyla konulmuş keşişlerin uymaları gereken büyük tövbeler vardır. Mahavrata denilen bu tövbeler şunlardır;

*Hiçbir canlıyı öldürmemek ve şiddetsizlik (Ahi msa)

*Yalan söylememek (Satya)

*Çalmamak (Achaurya ya da Asteya)

*Cinsel ilişkiye girmemek (Brahmacharya)

*Mülk edinmemek ve maddesel zevklerden kaçınmak (Aparigraha)

 

Ahimsa

Mahavrata'ların en önemli maddesi olan Ahimsa, Hindistan'daki bütün fikir akımlarını etkilemiş ve Hint inanışlarının büyük bir bölümünde yeralmıştır. Cayinist etiğin temel taşı haline gelmiştir.

Ahimsa yani şiddetsizlik, yaşayan hiçbir canlıya herhangi bir yolla zarar vermeme ilkesidir. Cayinist'ler bu ilkeyi çok ciddi bir şekilde ele almışlardır. Okulların en önde gelen prensiplerinden biri yapmışlardır. Hatta yaşam biçimlerini bu ilkeye göre düzenlemişlerdir. İnsanın başlıca görevi kendi ruhunu ve çevresindeki canlıları geliştirip yetkinleştirmek olduğuna göre, Ahimsa en üstün davranış ilkesidir.

Bir canlıyı inciten kişi günah işlemiş sayılır. Bu konudan Cayinist literatürde tekrar tekrar bahsedilmiş; "incitme, zarar verme, zulmetme, esir etme, kötü davranıp onur kırma, işkence yapma ve yaşayan bir canlıyı öldürme" denilmiştir.

Ahimsa ilkesi bütün canlıları kapsar. Canlının küçük ya da büyük olmasının onlar için bir önemi yoktur. Tüm yaşayan varlıklar boyutlarına, şekillerine bağlı olarak değil çeşitli ruhani oluşumlarına göre eşittir. Hiçbir canlı diğer bir canlıya zarar verme, incitme veya öldürme hakkına sahip değildir. Bunlara hayvanlar, böcekler ve bitkiler de dahildir. Her canlı varolma hakkına sahiptir ve canlılarla mükemmel bir uyum içinde yaşaması gereklidir.

Ahimsa evrensel sevgi ve şevkatin pozitif güçlerinden oluşmuştur. Bu prensibi çiğneyecek kişinin çile çekecek diğer insanlardan bir farkı kalmaz. Şiddetin her türlüsü tamamiyle yasaklanmalıdır. Şiddet sadece fiziksel değildir. Cayinizm'de düşünce eylemin babası sayılır. Düşüncede gösterilen şiddet (bhava-himsa), şiddetin daha ince ve daha tehlikeli bir biçimidir. Ve fiziksel şiddetten (dravya-himsa) önce gelir. Başka bir canlı hakkında kötülük düşünmek bile Cayinizm'de şiddet anlamına gelir.

Çok küçük canlıları öldürmeden ya da incitmeden yaşamak, pratik olarak imkansızdır. Bazı canlılar biz nefes alıken, su içerken ya da yemek yerken bile ölürler. . Cayinizm'e göre hayatın düşük biçimlerini en az öldürmek yaşamın temel hedefi olmalıdır. Evrende yaşamın birçok biçimi vardır. İnsanlar, hayvanlar, böcekler, bitkiler, bakteriler ve en güçlü mikroskopların bile göremeyeceği çok küçük yaşamlar. Cayinizm bütün yaşayan varlıkları duyulara göre sınıflandırmıştır. Beş duyu vardır. Dokunma, tadma, koklama, görme ve duyma. Eğer birden fazla duyu içeren canlılara zarar verilirse bu daha acı doludur. Böylece "vejeteryanlık" ortaya çıkmış ve az duyuya hitap eden yiyeckler tercih edilmiştir. Hatta Cayinist halk meyve bile yemez. Vejeteryan olmayan bütün yiyecekler insanları iki ya da daha fazla duyulu canlıyı öldürmeye iter. Bu yüzden cayinizm vejeterjanlığa kaymış ve vejeteryan olmayan bütün yiyecekleri yasaklamıştır.

Böylece Cayinizm'de keşişlerin uydukları bazı aşırı kurallar ortaya çıkmıştır. Örneğin Şvetambara'lar geceleri yemek yemezler çünkü geceleri yemek yerken küçük böcekleri ve canlıları incitebilirler. Digambara keşişleri ise günde bir kere yemek yerler. Cayna rahipleri canlıları incitmemek için genellikle ay ışığında ellerinde süpürge, ağızları örtülü olarak dolaşır. Cayinist'ler yattıkları yere dahi dikkat ederler. Keşişlerin yarı çıplak ya da çıplak dolaşmalarının nedeni de giysilerinin arasına girecek küçük canlılara zarar vermeme isteğidir.

Ahimsa öğretisi, Caynacı'ların çiftlik ya da silah, tarım aracı ve uyuşturucu satışı gibi uğraşlardan uzak durmasına yolaçmıştır. Buna karşılık ağırlık kazanan tüccarlık ve kuyumculuk gibi meslekler, okur-yazarlık ve eğitim düzeyini büyük ölçüde etkilemiş ve Cayinist'lerin zengin bir toplum haline gelmelerini sağlamıştır. Varlıklı ve nüfuslu Cayinist tüccarların bütün Hindistan tarihi boyunca birçok önemli alanda önemli etkinlikleri olmuştur. Ortaçağda Cayinist'ler arasında da bazı kastlar ortaya çıkmış ama kast sistemine keşişler arasında değil yalnızca halk arasında uyulmuştur.

Ahimsa öğretisi tüm Hint inanışlarını etkilemiş ve Hint inanışlarının yanısıra batı felsefesine de girmiş, halen günümüz dünyasından etkisini sürdürmektedir.

 

Halkın uyması gereken kurallar ve ibadet

Şimdiye kadar değindiğimiz tüm kuralların yanında Cayinizm'de halkın uyması gereken kurallar da vardır. Halktan kişiler "mula-guna" denilen sekiz kurala ve oniki tövbeye (vratalar) uymak zorundadır.

Sekiz kural, et, bal, meyve yememek, şarap içmemek ve geceleri yemek yememek gibi kurallardır. Oniki tövbeyse kaba şiddete, kaba yalana, kaba hırsızlığa başvurmamak, karısından hoşnut olmak, az mülk edinmek, hareket alanını dar tutmak, incitici cezalardan kaçınmak, eğlendirici ve ferahlık verici nesnelerden uzak durmak, ağırbaşlılık, keşişleri örnek alarak bir süre oruç tutmak, keşişlere ve başkalarına armağanlar vermek, fiziksel nedenlerle yeminlere uymayacak hale gelindiğinde kendini aç bırakarak gönül rızasıyla ölmektir.

Halkın ve tüm Cayinist'lerin yapmaları gereken diğer bir olaya ibadettir. Cayinist'lerin yaşadıkları hemen her yörede bir kutsal yapı ya da hac yeri kurulmuştur. Bunlardan bazıları günlük ibadet yeridir. Cayinizm'de tasvirlere tapınma geleneği (puca) erken bir dönemde, belki daha Mahavira'nın ölümünü izleyen ilk yüzyılda gelişmiştir. Kashana döneminde (M.S.1.-3.yüzyıl) iki büyük mzhebin de Tirthankara'ların ayakta ya da bağdaş kurmuş oturur durumda çıplak tasvirlerine tapındığı sanılmaktadır. Rshabhanatha'yı ayakta ve belden aşağısında bir örtüyle betimleyen en eski Cayna tasviri Gucerat eyaletindeki Akota'da bulunmuş ve M.S.5. yüzyıla tarihlenmiştir.

Caynacı'lıkta ibadet ve zorunlu ayinler (avaşyaka) yalnızca Cayna tasvirlerine tapınmayla sınırlı değildir. Kurtuluşa ermiş bütün ruhlara, keşişlere ve kutsal yazılara da (şruta) tapınılır. Günlük ibadet sırasında tek tek Cayna'ların adları zikredilir. Put heykellere meyve, çiçek, koku sunulur. İnananlar övgü ilahileri ve dualar okurlar, kutsal sözcükleri (capa) mırıldanırlar. Put heykellere tapınma, eriştirme ayinleri, tasvirlerin ve kutsal yerlerin kutsanması gibi Cayinist ibadetlerinde önemli bir Hindu etkisi görülür.

 

Festivaller ve Kutlamalar

Cayinist'lerin birçok irili ufaklı festivalleri ve kutlamaları vardır. Bunlar belli başlı olarak şunlardır;

Paryushana Festivali; Cayinist'lerin en önemli festivallerinden biridir. Paryushana, keşişlerin bir yerde kalarak yağmur mevsiminin geçmesini beklemelerine denir. Popüler terminolojide "çaturmasa" da denir. Çünkü yağmur mvsimi dört ay kadar sürer. Bu festivalin en az süresi yetmiş gündür. Festivalin başlangıç günü her iki mezhep için de Bhadrapada ayının beşinci günüdür. (panchami) Eski yazıtlarda Lord Mahavira'nın festivali bu ayın beşinci günü başlattığına dair bilgiler vardır.

Diwali festivali; Lord Mahavira'nın Kartika dağında, yaşam döngüsünden, kurtuluşa ulaşmasını anmak amacıyla düzenlenir. Bu festival Diwalitha festşvalinden on gün sonra yapılır.

Mahavira Cayanti festivali, Cayinist'lerin temel geleneksel festivalidir. Cayinizm'in kurucusu Mahavira'nın doğumu bu festivalle anılır. Cayinizm sadeliğe önem verdiğinden bu festival dışa dönük değildir. Cayinist'ler bu olayı genellikle dualarla hatırlarlar.

sekiz gün festivali; Şvetambaralar'da festival boyunca Kalpasutra ezberden okunur . Bu Lord Mahavira'nın doğuş bölümünün ezberden okunmasını da içerir . Digambara'larda ise Umaswati'nin Tatvartha Sutra'sı ezbere okunur.

Pratikramana (samayika); Pratikrama "geriye dönüş" demektir. Bu kişinin ruhani yolculuğa çıktığı ve inancını kuvvetlendirdiği bir meditasyoın şeklidir. Şvetambaralar ve Digambaralar periyodik olarak bu meditasyonu yaparlar ve bu periyotlar günde iki defa (sabah, akşam), ayda bir, her dört ayda bir veya her yıl olabilir.

Dasha-Lakshana Vrata; bu vratada, Dharma'nın on bileşeni kutlanır. Bu bileşenler sabır, dürüstlük, nezaket, saflık, doğruluk, ölçülülük, sertliğin azlığı ve bekarlıktır.

 

Cayinizm'de Resim ve Heykel

Cayinizm sanatı ve dikkate değer güzelliği olan Cayinizm'in sanatsal ürünlerinin dünya sanatı ve dinleri üzerinde etkisi olmuştur. Belkide Cayinizm'in dünyaya bıraktığı en önemli miras sanatıdır.

Cayinist sanatta ifadelerin toplandığı konular Cina heykelleri, göksel varlıkların anlatımı, ayinsel ve anlatıcı özellikleri olan resimlerle süslenmiş metinler ve Cayinist kozmolojiyi anlatan resimlerdir. Cayinist geleneğine göre hac yerleri anıtsal hac resimleri ve heykelleriyle doludur. Cayinist resmi onbirinci yüzyıldan beri açıklayıcı metinler ve elyazmları ile süslenmiştir ve dini resimlerden oluşur. Sanat dini olaylar ve unsurlar ile kişileri anlatmaya yönelmiştir.

Cayinist sanatın tarihsel gelişmesi zaman zaman Hinduizm ve Buddhizm sanatı ile paralellikler ve etkileşimler gösterir. Ayrıca dini ibadetlerde heykellere tapınma açısından diğer Hint dinleriyle de benzerlik içindedir. Cayinistik ve Buddhistik versiyon arasındaki ilinti tam olarak kesinleştirilemez. Her ikisi de sırf bir rastlantıyla oluşmuş olabilirler. Her iki dinin zengin dostları ilk kez sanatçılardan kurtarıcılarının resimlerini yapmalarını istediklerinde daha önceki modellerden yeni sanat için ana modeller olarak yararlanmış olabilirler. Bunların arasında herşeyden önce çok eski zamanlardan beri Hindistan'ın ev kültünde önemli bir yer işgal eden bilgeli, insanüstü ve mucizeli bir geleceği keşfediş ve güçle donatılmış olan varlıkların örneği olarak Yaksha'nın ve Naga'nın modelleri mevcuttu. Onlar alkın arasında koruyucun melekler ve refah getirici olarak görülüyorlardı. Yaksha'lar, toprak ve doğurganlık sembolü olarak çoğunlukla insan simasına bürünmüş halde resmedilmiştir. Ama sık sık başlarının üzerinde gösterildiği gibi bir devasa yılan başı bulunur. Yüzyıllardan beri Hint ev ihtiyacı için kült resimleri yapmış ve vermiş olan sanatçılar şifa getiricilerin, Parshva ve diğer Cina resimlerini dağarcıklarına dahil ettiklerinde bu imajlardan yararlanmışlardır. Zaman zaman bunu yaparken yılana has özelliklerden vazgeçtiler ve zamna zaman da bunu korudular. Parshvanatha'yı omuzlarından çıkan iki yılanla gösteren Cayna resimleri etkileyicidir. Bunlar eski mezopotamya sanatının belirli bağlantılarına işaret etmekte ve Cayinist kültünde ortaya çıkan sembollerin çok eski olduğuna dair bazı ipuçları vermektedir.

Cayinist heykeller Tirthankara'ların arıtılmış ruh durumlarını belirtmesi için tercihen seçilen onyx mermerinden (ak mermer) yapılmıştır ki, bunun sebebi bu malzemeyle bütün dünyevi bağlardan arıtılmış olan arı vücudun saydamlığı ima edilmiştir. Tirthankara'ların üstün özellikleri, heykellerde kullanılan malzeme ve aynı zamanda heykellerin duruşlarıyla ifade edilir. Taş süt aklığında ışıldar. Tanrısal ışığın parlaklığı içindedir ve vücudun tam simetrisi ve yetkin dinginliği ruhsal kurtuluşu ortaya koyar. Bir Tirthankara oturan yoga duruşunun yanı sıra, tercihen bedensizleşme duruşunda (kayatsarga) canlandırılır. Kaskatı ve dik hareketsiz kolları gergfin bir şekilde aşağıya doğru uzatılmıştır. Diz bükülmüştür ve ayak parmakları tamamen öne yöneltilmiştir. Böyle bir insanüstü vücudun ideal niteliği arslanınkiyle karşılaştırılanilir. Güçlü bir göğüs ve omuzlar, dar kalçalar, biçimli, esnek bir kaba et, bir sütuna benzer olarak gerilmiş vücut ve güçlü, uzun, iyi biçimlendirilmiş el ve ayak parmakları. Göğsü, geniş ve kaygan, tam genişletilmiş, en ufak bir çökme göstermeksizin omuzları arasında durur ve yoga kurallarına göre yapılmış uzun soluk alıp verme egzersizlerinin etkisini gösterir. Kolları ve gövdesi arasındaki mekan ve bacakları arasındaki boşluk amaçlı olarak dünyevi olmayan görünümünün parlak ayrımını vurgulamak için bırakılmıştır. Keskin konturları, belirgin kılıcı kişisel çizgileri, öne çıkan belirli bir profili yoktur. Tersine mistik bir dinginliği, anonim, sessiz bir neşesi vardır ki, biz bunu paylaşmaya çağrılmalıyız.

Eski Cayinistik rahipler çıplak ya da neyaz giyisili olduklarından Tirthankara'lar ya çıplak ya da beyaz giyimli olarak tasvir edilmiştir. Heykellerin çıplaklığı her türlü şehvetten uzaktır çünkü Hint sanatı çıplaklıkla ne bir çekicilik vermek ister (perilerin Afrodit'in Grek heykellerinin aksine) ne de yarışlarla geliştirilmiş olan tamamen bedensel erkekliğin idealini yansıtmak ister. Rshabhanatha ak mermerden heykelinde ince bir ipek giysi taşır ki, bu onun kalçalarını ve bacaklarını örter.

Cayinistler, Cayna azizlerinin resim ve heykellerine ilişkin özel bir sorunla karşı karşıya kalmıştır. Onlara göre Tirthankara'lar zamanın, değişmenin ve ayırımının sınılarnı aştıklarına göre dua eden kişi bir "kahraman"ı diğerinden nasıl ayıracaktı? Bu güçlük her sanat eserinde ya da efsanede adı geçen Tirthankara'nın adına ya da özel bir ayrıntısına dayanan bir işaret eklenmekle yenilmiştir. Bu sebepten Rshabhanatha'nın (efendi (natha) boğası (rshabha)) heykeli, kurtarcının ayaklarının dibindeki ufak bir Zebu boğasını göstermektedir.. Böyle bir heykel de, Mysore'de Hasan kasabasındaki Shravana Belgola'da bulunan, ilk Tirthankara Rshabhanatha'nın oğlu Gommata'yı tasvir eden ve vücudundan yukarıya yükselen asma filizleriyle diğerlerinden ayrılan heykeldir.

Bir Tirthankara heykelinin biçimi ilk bakışta bir hava kabarcığı izlenimini uyandırır. O, ifadesiz duruşunda bir heykel gibi görünür ama dikkatli bakıldığında son derece bilinçli olduğu anlaşılır. Hindu tanrılarının tam canlılığı ve onların mitsel-kozmik tavrı, Cayna azizlerince ve sanatçılarınca amaçlı olarak gözden kaçırılır.Bir başka deyişle bu durum onlara karşı protestodan doğar.

 

Cayinizm ve Diğer Dinler

 

Buddhizm

Cayinizm ve Buddhizm birbirlerine çok yakın dinlerdir. Gerek tarihçelerindeki olaylar gerekse içlerine barındırdıkları unsurlar olarak birbirlerine benzerler. Buddha'nın hayat hikayesiyle başlayan benzerlikler diğer birçok konuda sürer. Buddha'nın hayat hikayesiyle yirmiüçüncü Tirthankara olan Parshvanatha'nın son hayat oluşumu arasında sıkı bir sürü bağlantı bulunmaktadır. Kendisini bir yılan tarafından korunmuş olarak gösteren Buddha'nın resimleri, Parshva'nın resimlerinden hemen hemen farklılık göstermemektedir. Her iki din kuşkusuz ortak bir geleneğe sahiptir. Her iki kurtarıcının doğumları birbirine çok benzemektedir. Çocukken açığa vurdukları mucizevi bilgi her ikisi için de söz konusudur. kahinler her ikisi için ya bir Cakravartin ya da bir dünya kurtaıcısının kariyerini önceden müjdelemişlerdir. Her ikisi de prens olarak büyüdü ama atalarının sarayını terkettiler ve aynı tarzda çileci bir yaşama yönelmek için ormana gittiler ve öz varlıklarını gerçekltirmeye çaba harcadılar. Hayatlarının tepe noktasında yetkinliğe ulaştıklarında Samvaras'ın Parsvanatha'ya saldırısı, zevk ve ölüm tanrısı Mara'nın meditasyonda bulunan Gautama Shakyamuni'ye saldırısına karşılık gelmektedir.

Buddha'nın yaşamı son Tirthankara olan çağdaşı Mahavira'nın yaşamına da benzer. Her ikisi de aynı kasta mensupturlar ve "kshatriya" yani savaşçı kastındandırlar. Fakat Mahavira yeni bir din orataya koymaz ve bir geleneği devam ettirirken, Buddha bir dinin başlangıcını sağlamıştır.

Cayinizm de Buddhizm gibi toplumun soyla belirlenen sınıflara bölündüğü Brahman sistemine ve kurban amacıyla hayvan kesilmesine karşı çıkar. Gene iki dindeki tanrı inancı birbirine çok benzer. Her ikisi de materyalist bir inançta tanrısız bir dindir. İki dinde de tasvirlere tapınma geleneği benimsenmiştir. Dini ibadetleri birbirine çok benzer. Büyük insanı (mahapurusha) belirleyen otuziki işaret, oturmuş Buddha ve Cayna tasvirleri arasındaki benzerlij, kutsal emanetlerin sakladığı stupalara tapınma Buddhizm ile Cayinizm arasındaki ortak noktalardır.

Ayrıca Ahimsa ve Nirvana kavramları her iki dinde de ortaktır. Fakat Mahavira ve Buddha, Ahimsa öğretisini günlük yaşamlarında farklı uygulamışlardır. Eğer bu kavramların çıkışına doğru inceleyecek olursak, Cayinist geleneğini Hint düşüncesinin bu yöndeki kaynağı olarak buluruz. Cayinizm eski çağlara uzanan geçmişi ve yirmidört Tirthankara ile Buddhizm'den çok yüzyıllar önce oluşmuştur.

Buddhimz'le Cayinizm arasındaki başka bir fark Buddhizm'in günümüze gelene kadar zaman içinde gerek kuralları, gerek ibadetleri açısından birçok değişikliğe uğramış, günün koşullarına uymuş olması, Cayinizm'in katı kurallrının ise hiçbir değişikliğe uğramamış olmasıdır.

 

Hinduizm

Cayinizm ve Hinduizm, zaman zaman aksi iddia edilse de her ikisi de birbirinden bağımsız dinlerdir.Fakat Hinduist'ler ve Cayinist'lerin binlerce yıllık ortak tarihleri ve pararel kültürleri dolayısıyla birçok benzerlik bulunabilir.

Her iki dinde şiddetsizlik yani Ahimsa ilkesini kabul etmişlerdi ve böylece dinlerinin yüce olduğuna inanıyorlardı. Hindu'lar ve Cayinist'lerin yaşama karşı davranışları birbirinden çok farklı değildir. Ama yinede bu konuda dahi iki din arasında büyük farklılıklar vardır. Şiddetsizlik ilkesi Cayinizm'de çok daha ayrıntılı bir biçimde ele alınmıştır.

Güçlü Cayna'cı eğilimlerle Vishnu'cu bbir ortamda yetişmiş olan büyük Hintli önder Mahatma Gandhi bir bakıma şiddetsizlik ilkesini siyasal yaşama uygulamıştır. Gandhi'nin annesi Cayinist'ti. O da küçüklüğünden başlayarak tüm hayatı boyunca topluma şiddetsizlik ilkesinin rehberliğini yapmıştır.

Cayinist'ler evrenin yaratıldığıa inanmıyorlardı. Onlar evrenin kendiliğinden oluştuğunu söylüyorlardı. Cayinizm'de kişi için kimse karar veremez. Onlar kendi kaderlerinin hakimidir. Hinduizm'de olduğu gibi kendileri için karar veren bir güç yoktur. Cayinizm materyalist bir dindir ve tanrı inancı yoktur.

Cayinist'ler yaşayan bütün canlıların eşit olduklarına ve insanlaın kurtuluşa ulaşmasında kastın, cinsiyetin ve rengin önemi bulunmadığını söylerler. Hinduizm'de bu böyle değildir.

 

İslamiyet

İslam'ın Cayinizm üzerindeki en belirgin etkisi, Şvetambara'ların Lonkasaha kolunun tasvirlere tapınmayı reddetmesidir.Digambara'ların Taranapantha kolu da aynı eğilimdedir.Caynacılık'ın, Hint-Türk imparatoru Ekber'in sarayında kazandığı etki(1565-1605), Cayinizm tarihinin parlak sayfalarından biridir.Bu dönemde Ekber, Paccushana şenlikleri sırasında Cayinist'lerin bulunduğu yörelerde hayvan kesilmesini yasaklamıştır.Hindistan'da, Türk imparatorlarından Cihangir döneminde(1659-1707) Cayinist'leri destekleyen fermanlar çıkarılmıştır.

 

 

KAYNAKÇA

*North Caroline Jain Study center internet web sayfaları

internet adresi :http://www. varia@med.unc.edu

-ANOP,R.Vora /Theory of Karma

-BECK, Sanderson /Mahavira and Jainism /1996

-CHAKRAVARTİ, Prof. A. /Message of Ahimsa

-DEO, Dr.S.B. / Lord Mahavira

-KAPADİA, Dr. B.H. /Jain cosmography

-PRAVIN, K.Shah /Five Great Vows of Jainism/24 Eylül 1994

-PRAVIN, K.Shah /Concept of God in Jainism/ 9 Şubat 1995

-SALGİA, Amar /Essence of Jainism /12 mayıs 1997

Kitaplar :

*Ana Britannica Ansiklopedisi : Cilt I ve VII / Ana yayıncılık, İstanbul, 1993

*JAMES, Hastings (Editör) / Encyclopedia of Religion and Ethics / Morrisson and Gibb Ltd. / Great Britain / 2. Basım /1934

*ZİMMER, Heinrich/Hint felsefesi-Çeviren:Sedat Umran, Ruh ve madde yayınları, İstanbul, 1992

1