|
Evvela şunu söylemeliyim ki, yaratıcılık çok fazla yok. Bir konuyu araştırmak, ansiklopedilere bakmak kolay geliyor insanlara. Ama kafanda birşeyleri oluşturmak, özgün birşeyler ortaya koymak zor. Okurken, üniversite dergisi olduğunu hissettirmeli. Bu da yazıyı yazanın tespitlerinden anlaşilır. Bir üniversite öğrencisinin pencereleri daima çok olmak zorunda. Sayfa düzeninin kötü olduğunu söylemek zorundayım. Kitap tanıtımları hem uzun olmuş, hem de kitaba bağlı kalınmış. Yaratıcılık ön planda değil. İnsan bir kitabı, bir yazıyı sadece kendinden birşeyler bulmak için okumamalı. Amaç kendinin dışına çıkmak olmalı. Artmıyorsak, niye okuyoruz ki? 5. sayıda Ümit Meriç söyleşisi hoş olmuş. Cevapları bilinen cevaplar olmadığı için sevdim. Zekeriya Bey'in eleştirilerini ağır buldum. Erdoğan'ın yazısı, hemen her yerde konuşulan, sıradan konuları içeriyor. Fakat yine de kendi düşünceleri olduğu için takdire değer. Bütün bunlar bir yana, Açılım'ın büyük bir emek mahsulü olduğu ortada. Saldırı niteliğinde bazı tenkitlerle karşilaşinca hayretler içinde kaldım. Üniversite öğrencisi, olmak entellektüel kimliği olan bir vasıftır. Aydın olmak, önce anlamayı sonra -haksızlık etmeden- ifade etmeyi beraberinde getirir. Benim anlayamadığım şey, tenkit sözcüğü zihnimizde neyi çağrıştırdığı. Yani tenkit=saldırı mı? Örneğin, "Şeytanın Avukatı" adlı yazıya bu denli, seviyeden ve kanıttan yoksun ithamları haklı bir dayanağa bağlayamıyorum. Eğer olumsuzluklar varsa, o zaman bilimsel, gerçekçi nedenler öne sürerek yargılanması gerekir. Yazıyı iki çizgi arasına sıkıştırmak yerine, anlamaya çalışsak ve bir de yazarın bakış açısı ile bakmaya çalışsak daha doğru olur bence. Sorumluluk duygusu sadece yazı yazanlara mahsus değildir. Eleştirmek de sorumluluk ister. 4. Sayı yeni elime geçti. Onun hakkında da bir-iki şey söylemek istiyorum. Cümleler daha dikkatli kurulmalı, anlatım bozuklukları var. Yazılardan, yazılan yazının çok dikkatli incelenmeden dergiye aktarıldığı düşüncesi uyandı kafamda. Röportajın Scognomillo gibi, geniş düşünebilen kişilerle yapılması gerçekten önemli. Bu, okuyanın da kendi doğrularını sorgulamasına neden olur. Scognomillo'nun "Eşkiya" filmi hakkındaki yorumlarına katılmıyorum. O, bu filmin güneydoğu gerçeğini anlatmadığını söylüyor. Ama zaten filmin gerçek amacı onu anlatmak değil ki. "Eşkiya" toplumsal bir sorundan çok, topluma yönelik, evrensel ama millileşmiş aşkı ifade ediyordu. İnsanlar aşklarını yaşarken de kendi kültürlerinden bağımsız olamazlar. "Kadın Yerini Alıyor", bir kitap tanıtımı olduğu halde, oldukça özgün ve belirleyici saptamaları var Dilek'in. Yazarı ve kitabı hırpalamadan makul bir tarzda eleştirmiş. Hiç kimse bir insanın aklına ve dolayısıyla hayatına hükmetme hakkına sahip değildir. Anladıklarımızı başkaları anlamıyor veya bilmiyor diye öfke kusamadığımız gibi, kızmaya da hakkımız yok. Hele, bu, menfaatlerimize yönelik bir anlayışızlık ise… Açılım'daki insanların ne kadar özverili ve ciddi çalıştıklarını görebiliyorum. Bu kadar güzel ve takdire değer bir çalışmayı nasıl olur da bu kadar ağır ithamlarda bulunarak boşa çıkarmaya çalışabiliriz.
Melihe Yıldırım M. Ü. Hukuk Fak., II
Çok fazla ciddi olmus. Bilimselligi çok fazla. Ögrencinin civil civilligini gösteren birsey olmali. Dergiyi alan kisi, ben bu dergiden ne ögrenebilirim der. Kim hazirlamis, ögrencilerden ne ögrenebilirim. Akademisyenlerin kötü kopyalari var. Bir tane ciddi makale olmali. Kemal Karpat hocaninki sahane olmus. Sadece bu yazi için insanlar bu dergiye muhtaç. Her sayida bunun gibi iyi seçilmis bir yazi olmali. Hayatin içinden birseyler olmali. Üniversitelerin sadece yetkililer tarafindan bilinen yönleri anlatilmali. Üniversitelerin hangi bölümlerinde sosyal aktiviteler daha fazla. Nevin yazisinda gidip kahvehanelerdeki insanlarla konussaydi çok daha iyi bir yazi ortaya çikardi. Dergiyi okurken zevk almak istiyorum. Bir ögrenciden beklenmeyecek titizlikle, çok iyi çalisiyorsunuz. Insanlar oturupta tarihteki problemleri derginizden ögrenmek istemezler. Gidin, daha çok insanla konusun. En sikici yazi, akademik olmaya çalisan yazidir. Eski sayı hakkında anket yapın. Hangi yazılar dikkat çekmiş. Hangilerine daha çok bakılmış. Öğrencilerle anket yapın. Öğrenciler hangi dersleri istiyor, nasıl bir eğitim arzuluyorlar. Öğrenciler derslere yardımcı malzemeler kanusunda ne düşünüyorlar? Çarpıcı, özgün yazılara ve söyleşilere yer verin. Kopya etmeyin. Basit, yalın, ama özgün olun. Eğer insanlar sizin yaptığınız herşeyi beğeniyorsa, bu onlar sizi ciddiye almıyorlar demektir. Şiir sayfasının mizanpajı çok güzel. Sadece yazıyla değil, çizgiyle de yerin.
Kemalettin Köroğlu Y. Doç. Dr., M.Ü. Tarih
Alper Kutalmış'ın dikkat çektiği makaleler tanıtımı, Prof. Ümit Meriç ile yapılan söyleşi ve Kemal Karpat'ın konferans notları (benim gibi bu konuşmayı kaçırmış olanlar için büyük nimetti) öne çikan yazilar olmus. Ayrica, bir önceki sayidaki "Seytan'in Avukati" gibi yazilarin olmamasi da iyi. Şahbaba ve Nietzsche Ağladığında biraz daha derin işlenebilirdi. İnternet hakkında verdiğiniz bilgiler sıradan olmuş. Tarih Sümer'de Başlar yerine Benim Adım Kırmızı daha ayrıntılı olarak tanıtılabilirdi -ki bence o kitabı bütün tarihçiler okumalı. Resimler berbat derecede kötü çıkmış. Bölümler birbirine girmiş. Iletişim sayfasındaki yazıların da hep aynı simalara ait olması, herhalde Açılım'ın ne kadar açılabildiğinin göstergesi. Daha net açılımlar dileğiyle...
Erdoğan Bilgin M.Ü. Tarih, III
Hoş bir dergi. İçerisindeki bütün konular hoşuma gitti. Fakat bazı eksikler de gözüme çarpmadı değil. Kitap tanıtımı, tiyatro ve sinema gibi kültürel-sanatsal etkinliklerden söz edilmesi çok iyi olduğu gibi, bir bölümün de nostaljiye ayrılmasının etkileyici olacağı kanısındayım (inşaallah beni "Horoskop" köşesindeki oğlak'a benzetmezsiniz). Bu arada, burçlara espirili bir şekilde yaklaşip yayınlamanız mükemmel olmuş. Fıkra ve karikatüre yer vermemeniz önemli bir eksiklik bence. Ayrıca, bir bulmacanın olması dergiye renk katacaktır. Başarılarınızın devamı dileğiyle.... Veysel İpar Bir özel şirkette muhasebeci
İstanbul'daki diğer üniversitelerin tarih bölümlerinde nasıl bir program uygulanıyor, hangi derslere ağırlık veriliyor, böyle bir yazı dizisi gibi bir şey yapabilirsiniz belki. Hem diğer üniversitelerden haberdar olmak, hem de oralarda hangi hocalar var, onlardan nasıl yararlanilabilir gibi konular araştırılırsa, size de faydalı olur gibi geliyor bana. Gün Soysal M. Ü. Türkiyat Enstitüsü
Bu sayı bir tarih dergisinden ziyade kültür-sanat dergisi gibi olmuş. Röportajdan yeni birşey alamadım. "Memleketimin Meseleleri" ile, yazılar arasında bir rahatlama ortamı yaratmak istemişsiniz fakat bu yazının bence hiçbir orijinalliği yok. Kitap tanıtımları, ardından dergiler, sonra makaleler, sonra yine kitap tanıtımları… Çok abartmışsınız. Ama hepsi de güzel tanıtılmış. Pop müzik yazısından daha fazla bilgiler öğrenmek isterdim. İsimler verilmiş ama keşke biraz daha açılmış olsaydı. Şükrü Aydemir İ.Ü. Kamu yönetimi mezunu
|
|